—Selam Can’cığım, nereye gideceksin?

—Termale. Sıcak havuzda uzanıp, güzel hayaller kurup, keyif yapacağım.

—Ne hoş Can’cığım. Güzel olmasına güzelde, tenine bu kadar değer verme bence. Beden rahatladıkça, nefis azmaya başlar ve patlayacak yanardağa dönüşür sonra. Rahata bu kadar alışma istersen. Yinede sen bilirsin tabi.

—Eklemlerim ağrıyor. Bel fıtığım var. Çok şükür paramda var. En azından bu ağrılardan kurtulurum bir süreliğine, öyle değil mi?

—Ya sonra? Aynı ağrıları hissedeceksin yine. Belkide daha şiddetli. İstersen, kilo vermeyi denesen daha iyi olmaz mı? Yemene içmene biraz dikkat et. Sporda yapmalısın.

—Bunlar için zaman lazım. İş güç işte malum. Öyle ağırlık çöküyor ki akşamları. Hele birde yemekten sonra kanepeye uzandım mı, hiç kalkmak istemiyorum. Elbette haklısın. Böylece kilo alıyorum. İbadet etme isteği azalıyor. Nefsime hâkim olmakta güçlük çekiyorum.

—Evet, bunlar doğru. Eskiden keçiden yapılmış hırka giyerlermiş rahata alışmamak için. Koltukta arkaya yaslanıldığı zaman tenin her yerine kaşıntıyla acı verirmiş.

—Şimdi bana keçi hırkası mı giy diyorsun yani? Derdim mi yok senin ya…

Aradan bir iki sene geçer. Bu iki arkadaş ortak tanıdıklarının cenaze namazında karşılaşırlar. Osman, oldukça kilo almış. Yürümekte zorluk çekiyormuş. Selamlaştıktan sonra Can,

—Çok kilo aldım dostum. Artık ayakta namaz kılamıyorum. Doktor ameliyat diyor. Yoksa felç olursun diyor. Ameliyat fikri bana korkutucu geliyor. Ama bu şekilde de yürüyemiyorum artık. İşten güçten uzaklaştım. Evde, bu halimden şikâyetler geliyor. Artık yemekten sonra uzansam, “Haydi kalk yürü biraz…” diye demediklerini bırakmıyor çocuklar bile… Neymiş sağlığım için! Onlara muhtacım. Parayla bile bakıcı bulamıyorum. En son gelen evimi soydu gitti. Polis bulamadı izini. Ne yapacağım bilemiyorum.

Sinirlenmişti. Elleri kolları titriyor, yüzünde çizgiler çoğalıyordu.

—Can’cığım bir iki sene önce sana söylemiştim, teninle fazla meşgul olma. Kilo alırsın. Şimdiki hallerin başına gelir diye. Fakat sen beni hiç dinlememişsin. Zararın neresinden dönersen kardır. Bence ameliyattan korkma ve bir an önce sağlığına kavuş. Düzenli spor yap. Boğazına azıcık hâkim ol. Bak gördün artık ki, nefsine yüz verdikçe ne hallere dönüyorsun ve artık geriye de dönülmüyor ki… Ruhunla ilgilenmemişsin.

—Yapmam çok zor… Çok…

Aradan epey bir zaman geçer. Telefon ısrarla çalmaktadır. Ses, Can’ın oğlundan gelmektedir.

—Babam, kalp krizi geçirdi. Kan grubu size uyuyor. Kana ihtiyacımız var, vermek ister misiniz?

Hemen hastaneye gelir. Kan verir. Can’ın yoğun bakımda olduğunu öğrenir. onunla konuşamaz. Çocuklarından durumunu sorar.

—Babamız ameliyat olmadı. Bizi şimdiye kadar hiç dinlemedi. Ne söylediysek hayırsız evlat olduk. Zorlada olsa ameliyat oluyor ama şimdi ondan çok, biz perişanız.

Aradan birkaç gün geçer. Can’ın eve taburcu olduğunu öğrenir. Can, çok sevdiği yatağa mahkûm, felç olduğunu öğrenir. Geçmiş olsun demek için onu ziyareti eder.

—Can’cığım nasılsın? Allah şifa versin sana.

—Teşekkür ederim. Her şeye mahkûm oldum şimdi. Kan vermişsin teşekkür ederim. Hastaneden çıktım ama Allah’a isyan olmasa şu an ölmek istiyorum. Canımdan bezdim. Senin dediklerini yapmalıymışım ama… Kendime çok güvendim. Gurur, kibir ve başka şeylerle adeta dünyayı ben yaratmışım gibi hissettim. Şimdi anlıyorum ki, yaptığım her şey yanlışmış. Mevla bana bunu çok acı bir bedelle yaşattı. Ne yazık ki, anlamak için çok geç kaldım. Her yerim yalama olmuş gibi tutmuyor. İçimde gençlik yılları, dışımsa sanki asırlık çınar ağacı gibi… Doktor perhiz diyor. Ama yemeden duramıyorum ki. Yemezsem sağa sola sataşıyorum. Çok sevimsiz, hırçın bir hasta oldum. Yanımda kimse oturmak istemiyor. Çevremde konuşacak adam arıyorum. “ Allah’ım senden başkasına muhtaç etme” duasını ediyorum. Mübarek peygamber(sav) ne çok dua edermiş böyle.

—Eğer perhiz yapmazsan bu sefer gerçekten ölebilirsinde… Ölüm bir kurtuluş olsaydı, kim yaşamak isterdi ki bu dünyada…

Aradan bir iki ay geçmemişti ki, Can’ın ölüm haberi geldi. Cenaze namazında üç beş kişi ya vardı ya yoktu. Öyle garip ayrıldı ki bu dünyadan… Gözyaşını tutamadı.

İçimizde başka Can’lar var mı acaba?

Saffet Kuramaz

( İçimizde Başka "Can"lar Var Mı? başlıklı yazı safdeha tarafından 1/2/2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu