.
..
...
Açamıyorlar bu ara sabah güneşinin perdeleri
Soğumuş ellerimin göz kapaklarını
Parmaklarımın dokunuşu uzamıyor
Uyanış sabahının hevesindeki hararetine
Oynamıyorlar avucumun içinde
Pencerenin saçlarından dökülen ışıklarla
Parmaklarımın kirpiklerinin
Uyuşmuş gölgelerinin heyecanı
Aydınlatmıyor artık intizar kapılarının karanlığını
Gözlerimin kurumuş boğazından
Hıçkıran soluk sözcükleri
Dinlemiyorlar artık soluklarımın ritmi
Saniyelerin gidip gelen ayak seslerini
Dakikaların hapsolmuş uzun mesafeleri
Akmıyorlar ağır havanın
Yüksek barajının arkasından
Yüreğimin kulak perdelerinin tiksintilerini
Dövüyor bu ara
...
..
.
Özlemin geç saatindeki zil sesinin çığlıkları
Muhammed Ahmedizade