...
...........
................
Yaşasın
Gazgürlük
Padişah
atının üstünde ve korumalarının eşliğiyle yeni yapılan malikanesine doğru yol
alıyordu. Aylarca süren inşaat işleri sonunda bitmişti ve ülkenin padişahı son
incelemeler için oraya gidiyordu.
Önde giden
koruma memurlardan biri atını hızla sürüp geri döndü. Padişahın yanına yetişip
“efendim ileride köprü üstünde birisi intihar itmeye çalışıyor” diye rapor
verdi.
Bunun üzerine padişah “ etsin, bize ne? Her
şeyi de yasaklamayacağız ki.” Onun sözünü pek önemsedi.
Padişahın
beraberliğinde giden vezir, sağ elini yukarı kaldırıp şapkasının üzeriden
başını kaşıdı.
Vezir aklına
yeni bir fikir geldiği zaman sürekli başını kaşır, Tabii; şapkasını kaldırıp
sonra bu işini yapardı. Fakat bir gün padişah onun bu davranışını kafaya taktı.
“Sen poponu kaşımak istediğinde pantolonunu mu aşağı indirirsin vezir? diye,
sinirlendi ve ona“ bundan sonra düşünürken artık şapkanın üzerinden başını
kaşı.”diye, emir verdi.
Neyse vezir
şapkasının üzerinden başını kaşıyıp aklına gelen yeni fikrini padişahla açtı:
“Padişahım,
bu durumdan çok iyi yararlanabiliriz. Üstelik köprünün üzerinden geçerken de
böyle bir pis görüntünün gözünüze çarpması güzel gününüzün manzarasını
bozmasının da istemiyorum.”
“ Ne
yapayım? Gidim o salak adamı kucaklayıp birlikte mi atlayalım aşağıya yani?”
diye, vezirle konuştu.
Vezir “
Hayır efendim. Ben bu halkı iyi bilirim. Siz atınızı köprüde durdurun adam
hemen intihar etmekten vazgeçip koşa koşa gelir elinizi öpmeye.” diye padişaha
yanıt verdi ve....
Aynen de
vezirin tahmin ettiği gibi oldu.
Padişah
vezir ve bütün korumalar hepsi köprü üstünde durdular. Korumalardan birisi,
köprü üzeriden kendini aşağıya atamak isteyen kişiye yaklaşıp “Hadi bak,
padişah seni kurtarmaya ta buraya kadar geldi. Çekil oradan artık kenara.” dedi.
Adam arkaya
dönüp padişahın ve at üstünde olan kişilerin muhteşem ihtişamlarını görünce
hemen köprünün yanından uzaklaştı ve padişaha doğru koştu.
Padişaha
yaklaştı ve atının önünde kaç kere eğilip düzeldi. Sonra onun elini tutup
öpmeye çalıştı. Padişahın “si..ir et, ya” söylediğini adam duymasa bile vezir
bu sözü duydu ve padişahın kulağına “Unutmayın efendim, yarın halka padişahımız
adamı ölümden kurtardı diye bir açıklama yapacağız.” diye, fısıldayıp ondan
adama doğru elini uzatmasını istedi.
Adam
padişahın elini öptü ve “Yüce padişahım, ne olur bana yardım edin.” diye, bir
istekte bulundu.
Padişah karşılık
vermeden vezir hemen “Hadi acele et, ne istiyorsun söyle. İşimiz var.” diye, adamdan
ne istediğini diye, sordu.
Adam
“padişahım ne olur? Yalnız bir kere izin verin osurayım.” Yalvararak isteğini
vezire ve padişaha söyledi.
Padişah birden
sinirlenip “Hayır, olmaz.” diye, adamın üstüne bağırdı. Bunun üzerine vezir
devreye girip padişahın kulağına bir şeyler söyledi. Sonra padişah adama döndü
ve “Sadece bir kere. Hadi hemen yap da gidelim. Önemli işlerim var benim.” Diye,
adama karşılık verdi.
İntihardan
vazgeçen adam hemen vücudundaki bütün kaslarını gerip yüksek sesle osurmakla
özgürce gaz çıkarmanın tadını çıkardı. En iyisi şöyle diyelim gazgürlüğün
keyfini çıkardı.
Sonra
padişahı ekibiyle beraber yeni malikanesine doğru yola koyuldu. Yasaklanmasına
rağmen padişahın verdiği izinle intiharından vazgeçip özgürce osuran adam da
“yaşasın gazgürlük” diye, çığlıklar atarak mutluluğunu paylaşmak için zıplaya
zıplaya evindeki ailesine doğru koştu.
Dünya kadar
borcu olan fakir ülkenin padişahı zengin ülkelerinin kralları gibi kendine
yakışan bir malikane istemişti. İnşaat için devlette para yoktu ve ülke borçlu
olduğundan dolayı artık kimse yeniden borç vermiyordu. Bu yüzden vergilerin
artırılmasına karar vermişti.
“Ama padişahım,
halk zaten zor durumda. Vergileri daha da artırırsanız kesin isyan ederler.”
diye, vezir padişahın yeni kararına karşı çıkmıştı.
Padişah
“Tamam o zaman, bir şeyler düşün. Hatta bunun için şapkanı kaldırıp direk
başını da kaşıyabilirsin.” dedi.
Vezir,
şapkasının üstünden başını kaşıyıp düşündü. Şapkasını çıkarıp başını kaşıyıp
düşündü. Düşündü düşündü. Sonunda “Hem vergileri artırıp hem de gaz çıkarma
yasağı koymalıyız.” dedi.
Padişah ilk
önce vezirin şaka yaptığını düşünüp güldü. Ama sonra vezirinin ciddi olduğunu
ve yaptığı her planının işe yaradığını hatırlayıp sustu.
Ertesi
günden itibaren vergiler arttı. Ama kimsenin sesi bile çıkmıyordu ve insanlar
hayatları kötü durumda olmasına rağmen yine de devlet tarafından istenilen
vergileri ödüyorlardı.
Ama
vergilerin artırılmasının yanı sıra ülkenin her köşesinde ilginç olaylar da baş
gösteriyordu. Örneğin tenha sokaklarda yaşlıların sağa sola bakarak gizlice gaz
çıkarması veya umumi tuvaletlerde insanların osurarak “Al sana yasak. Bak nasıl
da osurdum krallığının içine” diye, kendi kendilerine konuşmaları.
Hatta
üniversite öğrencileri gizli toplantılar kurup devletin yasağını protesto etmek
için hep birlikte gaz çıkarıyorlardı. Bazıları da devlet tarafından bu toplantılara
karşı düzenlenen baskınlarda tutuklanıp ve gazgürlük yasağını ihlal etme suçundan
hapse girdiler.
Vergiler
yüzünden git gide kötü durumda yaşayan insanlar öfkelerini yatıştırmak için
geceleri çatılara çıkıp veya hafta sonları dağlara tırmanıp “Yaşasın gazgürlük!”
diye, bağırıp gaz çıkarıyorlardı.
Muhammed
Ahmedizade