GENÇLER TAHTA BEŞİĞİ BİLİR MİSİNİZ?
Geleneksel kültürümüzü
genç nesillere aktarma konusunda biraz tembel davrandığımızı zannediyorum. Bu konuda
yetişkinlere düşen önemli görevler var. Bu günkü gençlerimizin kuyudan pakır
ile su çekmeyi, yabayı, ellik’i, idareyi, şavkı, kileri, cumbayı, kara önlüğü,
ortaokul şapkasını, silbinci, sibeği, tahta beşiği, tekne ıskıranını, kül
ıskıranını, çulu, çapıt kilimini, kirkiti, çöteyi, dirgeni, holosu, heybeyi,
çuvaldızı, kileyi, maşrabayı, eşek semerini, sikkeyi, kuskunu, kolanı, bört kapıyı,
meti, kemikliyi, döt kazmacayı, yedi kiremiti, mavrıyı, böbeciği, tahtalıyı,
şaniyi, ocaklığı ve buraya sığdıramayacağım kadar nesneyi bildiklerini
zannetmiyorum.
Bizim çocukluğumuz
saydığım nesnelerin arasında geçti. Bu yazımda altı kardeş hepimizin içinde
büyüdüğü ve bizim kuşak herkesin iki yaşına kadar yattığı tahta beşikten
bahsetmek istiyorum.
Ortasında bir deliği
vardı oraya topraktan yapılmış çiçek saksısını andıran silbinç konurdu. Bunun
içine beşikte yatan bebek kakasını yapardı. Sibek de erkek bebeklerini bibisini
muhafaza eder, çişin vücuduna değmeden direk sibeğin içine gitmesini sağlardı.
Beşiğin iki kenarları yuvarlak
kasnaklar ile çevrilmiş, ayaklara bağlanırken, kasnakları ise örümbeç ile
birbirine bağlanmıştır. Beşiğin ayakları teke boynuzu gibi oval olup
sallanmasına yardımcı olurdu. İçine yatırılan bebek beşiğin bir müştemilatı
olan kalın bohçalardan yapılmış yorgan görevi gören, ucunda uzunca ipleri olan bir
düzenekle bağlanırdı.
Bebeğin yattığı yerde
kalınca bir döşek vardı. Bu döşeğin popoya denk gelen yeri silbince göre
oyulmuş olurdu. Bebek beşiğe yatırıldıktan sonra kımıldama şansı yoktu. Vücudun
ilgili yerleri silbince, sibeğe denk getirilir, uçları uzun ipli bohça bezlerle
sıkıca sarılır iki el de bohçanın içine sokulur, beşiğin altından ve üstünden birkaç
kere dolandırıldıktan sonra ipler sağlamca örümbeçe bağlanırdı.
Beşiğe yatırılan
bebeğin ancak başı az miktarda sağa ve sola dönebilirdi. Bebek beşiğin
içindeyken ağlarsa, kaldırılma zamanı gelmemişse, anne veya onun
görevlendirdiği bir abi veya abla (bunlar komşu veya akraba çocukları da
olurdu), beşiği hızlıca sallardı. Bebeğin karnı aç değilse, yeniden uykuya
dalabilirdi. Tuvalet için bebek kaldırılmazdı. Çünkü silbinç ve sibek o işi
görürdü. Eğer bebek geri uyumaz ve ağlamaya devam ederse, anne hemen beşiğe
doğru eğilir, memesini çıkarır ve bebeğin kafasını hafifçe kaldırarak
emzirirdi.
Bebek uykusunu aldı,
karnı doydu ve yine huysuzluk yapmaya devam ederse, yine de beşikten hemen
çıkarılmaz. Örümbeçe sıkıcı bağlanmış ipler hafifçe gevşetilerek bebeğin
ellerinin serbese çıkması sağlanırdı. Örümbeçte bebeğin oynaması için bağlanmış
gök boncuklar, şıngırdaklar, ziller falan olurdu. Bebek bunlarla oynamaya devam
eder ağlamazsa, sorun yok. Eğer, bir müddet örümbeçin kandırma oyuncaklarıyla oynadıktan
sonra, feryadı tekrar basarsa, artık beşikten sökülme zamanı gelmiştir.
Anne ipleri çözer bezleri
gevşetir bebeği beşikten kaldırır. Çiş kaka durumu için silbince bakar ve
onları temizler. Altına bez bağlayabilir de, bağlamadan donunu giydirebilir de.
Burada tecrübe konuşur.
Bebek bazen beşikte
yatmak istemez. Yatırılır yatırılmaz feryadı basar ne kadar beşik sallanırsa
sallansın, uykuya dalmaz. Bazen anneyi ifrit eder ve beşikten tekrar kendini
çözdürür. Golanla annenin sırtına kendini sardırır. (Ebiştirme) Anne sırtına
kolanla sıkı sıkıya sardığı bebeği ile istediği her işini yapmaya devam
edebilir. Çoğu zaman bebek annenin sırtında uyur. Annenin hareketi ona ninni
gibi gelir, onun sıcaklığı ve tenine değmesi bebeğe ayrı bir güvence verir.
O dönemde anneler hiçbir
zaman boş durmazlardı. Ellerinde mutlaka bir el işi olurdu. Özellikle oya veya
kanevçe işlerlerdi. Ayrıca yemek malzemesi hazırlarken dahi, oturduğu yerden
ayağı ile beşiğin ayağından sallardı. Her zaman ayak kullanılmaz, bazen de
örümbeçe bağlanan uzunca bir ip ile uzak mesafelerden dahi beşik
sallanabilirdi.
Eğer evde beşiği
sallayacak bir abi veya abla varsa beşik sallama işi ona havale edilirdi.
Beşiğin üstüne bir yorgan örtüldüğü için karanlıkta kalan bebek daha çabuk
uyurdu. Beşiği sallayan abi veya ablalar bebeğin daha çabuk uyuması için beşiği
daha hızlı sallarlar ve bazen de ağırlık merkezi ters takla olur, beşik
devrilirdi.
Bunun dışında beşik,
bebek için en güvenli yerdi. Çiğnenme ve zarar görme ihtimali hiç yoktu.
Bebeğin beşikle
vedalaşma zamanı, çiş ve kaka sorununu söylemeye başlamasıdır. Beşikten
azledilen bebek evin bir başka köşesinde küçük döşek üzerinde yatırılırdı. Beşikten
kurtulan bebek, yıllarca içinde yattığı
beşiği çoğu zaman boş şekilde sallayarak oynar ve avunurdu.
Beşikler sağlam olurdu.
Hemen hemen bir evdeki 5-6 kardeşin hepsi de aynı beşikte büyüyebilirdi. Her evde
bir beşik olmasına gerek yoktu. O konuda muazzam bir yardımlaşma vardı. Beşikten
kurtulan bebeğin beşiği, yakın komşunun yeni doğan bir bebeğine ödünç
verilirdi. Asla bir karşılığı olmazdı. Beşik sahibi bu görevi zevkle yapardı.
Ama beşiğin sahibi olan evde yeni bir bebek olursa, beşiği ödünç alan derhal
geri getirir. Kendisi kullanılmayan yeni bir beşik soruştururdu.
Bilmiyorum ama beşikte
yatan bebeklerde hiç kalça çıkığına rastlanmazdı. Tahta beşikler kullanımdan kaldırıldıktan
sonra, bebeklerde hatırı sayılır oranda kalça çıkığı problemi görülmeye
başladı.
Bebek doğurma yaşını
geçmiş aileler beşiklerini genç ailelere hediye ederlerdi. Genellikle
beşiklerin tahtalarının uygun yerlerine kopyalı kalemle, doğum tarihleri,
ineklerin tohumlama tarihleri gibi önemli notlar yazılırdı.
Göçebe yörüklerde göç
esnasında beşikler, develerin veya eşeklerin üzerine sıkıca bağlanır ve bebek
göçü beşiği ile birlikte, canlı vasıtaların üzerinde yapardı.
Önemine binaen beşikler,
çok önemli filmlere dahi isim olmuş ve bir aktör gibi filmlerde rol almıştır.
(Boş beşik vb.).
Selam, sevgi ve
dualarımla… Allah’a (cc) emanet olunuz…
6 Ocak 2016. Saat:
18.00. Çarşamba. Antalya
Yrd.Doç.Dr. Süleyman
COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı