Sayı ve güç bakımından üstün olan müşrikler, Medine’deki Müslümanların işini bitirmek için yoğun bir hazırlık içerisindeyken, Müslümanlar Selman-ı Farısî’nin önerisiyle Medine’nin önemli geçitlerine -yaya ve binekli geçilemeyecek genişlik ve derinlikte bir savaş stratejisi olarak- hendek kazmışlardı.

 
627 yılında Müslümanların Mekkeli müşriklerle yaptığı son savaş diye kayıtlara geçmişti tarihteki bu Hendek Savaşı. Önemine binaen Kur’an-ı Kerimde de bu konuya yer verilmiştir (Bak! Ahzab Suresi, 10, 11).
 
Orada bir dava vardı, davanın başında Hz. Peygamber (a.s.) ve onun güzide ashabı vardı!..
 
Peki bugün dava nedir?.. Olay neyin nesidir?.. Yapılmak istenen şey nedir?... Bu olup bitenlerden kim ve kimler mesul ve memnun?... Kürt ve Türklerden bunca ölümleri, tahribat ve tahrifatı, zulmü ve terörü benimseyen var mı acaba?.. Şayet varsa onlara ne denir malumunuzdur… Doğu Anadolu’da açılan hendeklerin ve yapılan hendek siyasetinin gerekçesi ve neticesi tam bir vahamet ve rezalettir… Tarihteki Hendek Savaşı ile kıyas bile kabul etmez bugünkü lanet olası hendek siyaseti!..
 
Yetkililer, ilçelerdeki operasyonların ve sokağa çıkma yasaklarının en önemli nedenlerinden biri olarak hendekleri işaret ederken, özellikle Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi üyeleri de: ‘Biz, devletin uygulamaları halkın güvenliğini tehdit edip zarar verdiğinden dolayı hendekler kazıp onları bombalarla tuzaklayarak halkımızı devletin vahşetinden koruyoruz’ diyerek iç ve dış basına bir takım mesajlar vermektedirler.
 
Gerek Cizre, gerek Silopi ve gerekse Sur’da söz konusu olan “Hendek Siyaseti” uluslar arası bir arka plana sahip aslında. Bunu da sanırım herkes bilmektedir.
 
İsrail hükümeti yıllardır doğrudan ve dolaylı olarak destek verdiği bağımsız Kürt devleti fikrini bu son günlerde yeniden gündeme getirdi. Irkçı sözleri sebebiyle kabinenin tartışmalı isimlerinden olan ve 'Bayan Hitler' olarak anılan Adalet Bakanı Ayelet Şaked, bağımsız Kürt devleti kurulmasına büyük destek verdiğini ve bu yeni devletin Türkiye ve İran arasında yer alması gerektiğini söyledi.
 
Kendi vatandaşlarımız olan masum Kürt halkını, haince emellerine alet edip çoğu zaman Ermeniler üzerinden, çoğu zaman da ırkçılık üzerinden tahrik ederek ne idüğü belirsiz bu sürece hazırlamaktadırlar.
 
Eşkıyanın şehirlere inip de düşmanın kim olduğu belirsizleşince, askerimiz ve polisimiz de aman sivil halka zarar gelmesin diye son derece hassas davranırken birçoğu da maalesef şehit olmaktadır.
 
İki aydan beri Sur ilçesini, düşmanın belirsizliğinden dolayı bir türlü terörden temizleyememenin ciddi sıkıntısını yaşamaktadır asker ve polisimiz…
 
Adı geçen il ve ilçelerimizde Belediyelerin desteğiyle güdülen hendek siyaseti hem ülkemiz ve hem yöre halkı için korkunç bir tehdit, asimilasyon, ihanet ve tezgâhtır…
 
Bu şiddetli kış gününde oralardaki insanlarımızı çaresiz bırakıp göçe zorlarken bile yanlarına eşya almalarına dahi engel olunmaktadır…
 
Akliselim bir vatandaşın güdülen bu hendek siyasetini benimsemesi ve devletin orada sivil halkı öldürdüğüne inanması mümkün değildir… Ancak bu asparagas haberleri uyduranlar yöre halkını sürekli bu yönde dolduruşa getirerek, haince misyonlarının gereğini yerine getirmektedirler…
 
Kanaatime göre ne asker ve ne de polis bu trajediye son verebilir! Bu sinsi planı gerçek manada yine Kürt halkının kendisi bozabilir!
 
Öteden beri kitle olarak Müslüman olan Kürt halkı, dinle, imanla, vicdanla hiç alakası olmayan ve kendilerini temsil ettiğini ileri sürenlere artık dur demeli ve bu oyunu hem Meclis’iyle ve hem Kandil’iyle halletmelidir…
 
İşin ucu kutsallara kadar gelip dayanan bu oldukça kirli tuzakların ve hendek siyasetinin farkına varılmalıdır!
 
Yazık oluyor memleketimize, yazık oluyor askerimize polisimize, yazık oluyor insanlarımıza,  yazık oluyor tarihimize ve kutsallarımıza!
 

Yüce Allah gerçekleri görmeyi her bir ferdimize nasip eylesin!.. 

 

 
MFK
( Hendek Savaş(lar)ı başlıklı yazı MFK tarafından 30.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu