Bu konuyu yazsam mı yazmasa mı
diye uzun uzun düşündüm, aslında toplum kurallarının ve ahlak ölçülerinin
tamamen dışında bir durum. Hiç olmaması gerekmektedir fakat çok rahat geliştiği
için. Bende bunu bizleri okuyan
insanlara
Dilimizin döndüğü kadar anlatmayı
dedim.
Son zamanlarda enteresan bir olaya şahit
olmaktayım. Toplum içinde öyle erkekler var ki. Beyler mutluluğu evde eşinde
bulamıyor, gidip dışarlarda başka kadılarda arıyorlar.
Karşı tarafta da çok değerli
kadınlarımızdan bazılar da aradığı mutluluğu eşinde bulamıyor; o da dışarda
başka erkeklerde mutluluk arıyor.
Hal böyle olunca iki insanın yolu bir şekilde
bir yerde bir araya geliyor. Hani bir ata sözü vardır ya (arayan ya Mevla’sını bulur yada belasını bulur) denir ya işte bu olayda bu
ata sözü tam gerçek olur.
Bu iki insan birbirleri ile beraber
olmaya başlarlar. Bu olay ikisi içinde öyle kolay değildir. Erkek kadının evine
gidemez, kadın erkeğin evine gelemez, ayrıca bu tür insanların en az üç beş
tanede çocuğu vardır.
Nerede buluşacaklar? Elbette lüks
otellerde! Oraların hepsinde içki müzik eğlence de vardır. Çapkın erkek bayanı alır bu tür yerlere götürür,
daha rahat etmek için. Tabi ki bu tür yerlerin bir bedeli vardır.
Bey efendi evinde çocuklarına bir kuruş yiyecek parası bırakmaz, hatta
evdeki hanımının elinde ne varsa onu da alır, gerekirse birilerini dolandırır
veya borç alır ve bulduğu hanımlar felekten bir gece çalmak için böyle yerlere
gelir.
Geldiği otele bir ödeme yapar ki bu tür oteller hiçte ucuz değildir.
Gelen kadın da ona vermiş olduğu eğlencenin karşılığını mutlaka alacaktır ki
alır. Bey efendi o akşam evinin en az iki aylık ihtiyacı olan parayı orada
harcar.
İşin en tehlikelisi aynı bayanla ilişkisi uzun sürerse ki bu
mutlaka yıllarca sürer. O zaman bayan
kendi evinin ihtiyacını da ona karşılatmaya başlar. O da hiç itiraz edemez.
Aralarında birde duygusal bağ
oluşmaya başlayınca iki yuvada yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya kalır.
Erkek kadına yalan söyler (boşanıp seni alacağım diye, kadın erkeğe)
oysa ne kadın boşana bilir nede erkek.
Çocuklar onların başında kılıç gibi durur.
Erkek bir taraftan kadın istedikçe kendine hazır varsa verir yoksa bulur
buluşturur yine verir. Hiç düşünmez elin elinde olan bir kadın veya serbest te
olsa o yola girmiş bir kadın dan hayır gelmeyeceği. Kocası olmayan o yoldaki
kadının hayatına bakacak olsan mutlaka bir kocadan boşanmış adan çocukları da
onun başına atmış bırakmıştır.
Evdeki kocasını bırakan ve bu yola düşen kanından hiçbir şekilde eve
düzgün eş olmayacağının hesabını yapmaz.
Nihayet kadın ya ondan bıkar yada başka birini bulur. Daha olmazsa
yaptığının çok yanlış bir şey olduğunun farkına varır yuvasına döner. İşte o zaman fırtına kopar.
Bey efendi kıyameti koparır. “Sen benim paramı yedin, ben sende bu harcadığım paraları zorla da alacağım.
Seni şöyle asarım böyle keserim, bırak evini çık gel beni kandırdın, sen
dolandırıcısın” diye bir sürü tehdit.
Hele de kadın korumasız ise, kocası
duyarsızsa, bir de bey efendi bunu biliyorsa
tam cesaretlenir. Kadının yuvasını yıkmak için.
Akıllı kadınlar bu durumda olayı adli makamlara bildirmekte hiç tereddüt
etmiyorlar. “ bir hata yaptım fakat bu adamdan kurtulamıyorum bu benim evimi
çocuklarımı dağıtacak” demekten çekinmiyor. Kendini kurtarmaya çalışıyor.
Kadın düzeliyor mu orası bilinemez. yine bir ata sözü vardır. “bir kere
yabana giden kadın bir daha o işten vaz geçemez” diye.
Zorla güzellik olmayacağını beyefendi bir türlü kabullenemez, kendi
evinde ne huzur bırakır. Nede kendine yer.
Hele çocukları da aklı erecek kadar büyümüş ise, artık onu evde
istemediklerin söylemekten hiç çekinmezler. Onların bütün ihtiyacını Anneleri
dışarıda çalışıp getirdiği parayla karşılamaktadır. Çocuklar da bunu
görmektedir.
Bey efendi evine dönüp, gururuna yedirip “ ben bir hata yaptım bundan
sonra benim için siz varsınız, sizi dünyaya değişmem” demez. O hâlâ beri tarafa harcadığım paraları
vereceksin ben çoluğumun çocuğumun
nafakasını sana yedirdim diye tehdide
devam eder.
Gençliğimiz de bu tür yaşamı olan insanları görür konuşurduk. Onlar delikanlı adam “bir bayanla arkadaş olursa
onun ismini ve onunla yaşadıklarını kimseye söylemez. O onun için bir sırdır.
Onunla beraberken harcadıklarını veya ona verdiklerin itemez. Bu erkekliğin bir
kuralıdır.” Derler. Bizler akıl verirlerdi.
Şimdiki erkekler bir garipler, bu tür olaylarda neleri varsa nerede ise İnternet'te dünyaya yayınlayacaklar. Üstelik ne güzel bir sistem ki bu yolda
harcadıklarını da geri isteyebiliyorlar. HANİ NEREDE ESKİ ONURLU ERKEKLİK
onurlu hasiyetli ve düşünceli. Yaşadıklarını sır gibi saklayan, aman ona zarar
gelmesin diye itina gösteren.
İşte son zamanlarda bu tür sayısı epeyce
kabarık olaylara şahit olmaktayım.
Bu yazım tüm Erkekler için değil. Günümüzde de çok değerli insanlar.
Hatta bu tür olayların yanlış olduğunu, böyle ilişkilere girmeyen temiz
insanlar, gireni de hoş karşılamayan sayılamayacak kadar çoktur.
Hata ola ki böyle bir durumla karşılaşanlardan, bu olayı sır gibi
saklayan değerli insanalar da bir sürüdür.
Sözümüz kendini bilmez insanlar için. Gönül ister ki kadınımız da
erkeğimiz de bu tür olaylardan uzak dursunlar. Kurulmuş yuvalar yıkılmasın
insanalar mutlu olsun.
Not.:
Bu yazım benim kişisel düşüncem. Hiç kimseyi hedef almadım. Sadece bir
genelleme yaptım.
Faruk Soydemir