Her yazın olduğu gibi her yanım
Yine Akdenizim koktu nemiyle,
Marinaya girdi çıktı hislerim...
Kemer’inde daldı yüzdü hayaller
Tanıdık simalar her yanda gençler
Dondurma başında çığırtkanları
Ezber bozan sesler yar usançları!
Her dalgada ölüm geldi de gitti,
Saçım, Hz Ömer'in baksa aynaya
Saçının akına ilk kez karıştı
Aynalar yansıya yansıya her kez
“Yaşlandın sen!” diye haykırdı,
Evliya güneşi nurla gözlerim
Emanet içinde öyle fakirdi!
Yoksulluğa rahmet diye sarıldım,
Ebu Zer'dim sanki çöllere yağdım,
'Sahiplenmeyin her şey ölüyor...' bak
Diyordu hor davam, boştu bu kavgam
Geçmişim uçuyor, dalgalar hırçın,
Haykırır acıyla hor geleceğim
Masmavi Akdeniz lor sularında…
Yol boyunca boy boy dehşet reklâmlar,
Kıyamet tellalı yan yana barlar
Eğlenceye gece hiç doymayanlar,
Anı akıtıyor yaşlar yerine!
Hırçın yağmurunda döven dalgalar,
Kayalara vurur dargın algılar,
Yazmakla yaşlanan mavi satırlar
Doğruyor doğruyu keskin satırlar…
Ne tuhaf benliğim içinde günah
Yaşar büyülerken aldanışları!
Kim bilir kaç milyon kere bu selâ,
Okunmuştur bize deriz ki bela
Kıymetini anlar ölmüşken o ah…
Nasıl oluyorda o sesin şiddeti
Kulak zarımızı yırtar hiddeti...
Yer sertmiş soğukmuş basitmiş yok, yok
Bir anlık gaflet dem rahatlığa,
İlk kez görmüş gibi beden uzanmış
Yatıyor musalla taşına, zor çok...
Yaşamın perdesi yırtılmış artık
Dönmek yok, nafile yaşanıyor şok
Pişmanlıklarımız ahla ağlıyor!
Ağlayan dostlarım toprağım eşer,
Uzatırlar sonra toprağı döker
Çiçek döküntüsü mahzun yerleşir,
Kabrime korkular nasılda eker…
Saffet Kuramaz