Bu soruya özlü bir cevap vermek gerekirse: Elbet okunuyor lakin net karşılık bulmakta güçlük çekilen her zamanki soru: Ne kadar?
Sitelerde sütunları ve sayfaları doldurarak hantal bir görüntünün oluşmasına katkıda bulunan şiirler ve düzyazılar gırla gitmektedir.
Hemen herkes bir şeyler yazmakta ki bu ne kadar güzel! Aslında güzel olan odur ki insanlar özgün duygu ve düşüncelerini başkalarıyla paylaşmaya çalışmaktadır.
Bir şiir ve/veya düzyazı hazırlamak için mutlak zaman ve enerji harcanarak alın teri ve göz nuru dökülmektedir.
Çalışmalardan beklenen yürekleri ısıtan ve beyinleri ışıtan nitelikleri haiz olmasının yanı sıra yazılanların edebi, edepli ve keyif verici olmasıdır.
‘Adım Hıdır, elimden gelen budur!’ dercesine bir tavır sergileyerek kullanılan dilin kuram ve yazım kurallarını yok saymak gibi bir lüksümüz kesinlikle yoktur.
Öğrenmenin sonsuz bir süreç olduğunu ve bunda yaşın başın pek fazla önemi bulunmadığını biliriz ancak yine de tembellik etmekten kaçınmayız.
‘Noktanın, virgülün ne önemi var! Asıl olan duygu ve düşünceleri dile getirmeye çalışarak paylaşmak değil midir?’ diye düşünenlerin sayısı hiç de azımsanmayacak miktardadır maalesef!
Bir virgülün ne denli önem taşıdığını aşağıdaki beyitle algılayabiliriz, izninizle:
Oku adam ol baban gibi, eşek olma!
Oku adam ol, baban gibi eşek olma!
Noktalama işaretlerinin düzyazıda olduğu kadar şiirde de çalışmalara anlam, derinlik, renk ve çeşni kattığını görebilmek için büyük şair ya da güçlü yazar olmak gerekmez.
Bir yazıyı ve şiiri doğru okuyabilmek, duyabilmek ve yorumlayabilmek için en güçlü ölçütlerin başında noktalama işaretleri gelmektedir.
‘Dilin kuram ve yazım kurallarını nereden öğreneceğim hem de bu yaşta?’ diyerek âcizlik göstermemiz bizi asla yüceltmez; haksız mıyım?
Şiir ve yazıların tıklanması noktasında ise ciddi kaygılarım var! Günlerce hatta haftalarca okunmadığını düşündüğüm bir çalışmamın birden bire tıklanma rekoru kırmasına haklı olarak şaşmaktayım.
‘Tıklayıcı!’ diye düşündüğüm birileri yaptığı işi bir görev addederek sanki sözde moral vermek istercesine bu hususta gizliden gizliye çaba harcamaktadır. Yazık!
Okunsun ya da okunmasın, az veya çok okunsun hatta okunmuş gibi (!) gösterilsin hiç mi hiç umurumda bile değil!
Her durumda da yazmaya aynen devam etmeye kararlıyım, en azından şimdilik.
Saygıyla.