TASAAVUF İLAÇLARI (6) Zikir 

 Allahı zikredenle zikretmeyenin hali , ölü ile dirinin hali gibidir".
Allahü teâlâyı hatırlamak, Onun ismini söylemekle veya çok sevdiği bir Velisini görmekle olur; çünkü hadis-i şerifte, (Onlar görüldüğü vakit, Allah hatırlanır) buyuruldu. İsmini işitirken, söylerken, başka şey düşünülebilir. Onu hatırlamak şüpheli olur. Onu devamlı hatırlamak için, her gün binlerce söylemek lazım olur. Evliyayı severek, inanarak görünce, muhakkak hatırlanacağı müjdelendi. Görmek gözle olduğu gibi, Velinin şeklini, suretini, kalbine, hayaline getirmekle de, görmüş gibi olup, Allahü teâlâyı hatırlamaya sebep olur. Böyle, kalble görmeye rabıta denir ki, kalbi, Allahü teâlâdan başka şeyleri sevmekten, onları düşünmekten kurtaran vasıta ve temiz kalbe, ihlâsa kavuşturan yoldur. Bu guzel yazimiza nesnevinin bir kıssası ile devam edem 

NASUH TÖVBESİ ( Mesnevi’nin Beşinci Cildinden) 
Yıllar önce Nasuh adında bir adam vardı. Nasuh hamamlarda tellaklık eder
böylece kadınları kolaylıkla avlayarak baştan çıkarırdı. Yüzü kadın yüzü gibi 
tüysüzdü. Erkekliğini bu yüzden rahatlıkla gizlerdi. Nasuh yıllarca tellaklık 
etti, kimse onun erkek olduğunun farkına varmadı.
Çünkü yüzü kadın yüzü gibi, 
sesi kadın sesi gibiydi. Çarşaf giyer peçe takardı, fakat şehveti azgın bir 
gençti. Bu yüzden padişahın kızlarını bile hamamda keseler ovar, 
yıkardı.
Aradan zaman geçince Nasuh pişman oldu, tövbe etti fakat tövbesini 
tutamadı. Bu defalarca böyle oldu. 
Bir gün Allah dostuna giderek:

“Bana dua et” diye ricada bulundu.
O Allah’ın (c.c.) veli kulu ona dua etti.
Nasuh bir gün yine hamamda tası doldururken padişahın 
kızının küpesindeki incilerden biri kayboldu. Bütün kadınlar onu aramaya 
koyuldular.
Herkesin eşyasını aramak için önce hamamın kapısını kapadılar. 
Sonra başladılar aramaya. Fakat inci bir türlü bulunamadı. Bunun üzerine 
herkesin ağzını ve her yerini aramaya başladır.
“İhtiyar, genç, herkes anadan doğma soyunsun,” diye bağırdılar. Nasuh korkusundan bir kenara çekildi, yüzü korkudan sararmış dudakları titriyordu. Ölüm korkusu her yanı sarmıştı.

Kendi kendine:
“Yarabbi, dedi. Birçok defalar tövbe ettim fakat tövbemi bir türlü 
tutamadım. Eğer beni bu beladan, rezil rüsva olmaktan kurtarırsan bütün 
yaptıklarımdan tövbe ettim,” dedi.

Hamamdakiler herkesi aradıktan sonra:

“Ey Nasuh herkesi aradık, şimdi sıra sende gel seni de arayalım, 
dediler. Nasuh için kurtuluş yoktu tam onu arayacaklardı ki ansızın:

“İnci bulundu,”diye bir ses geldi. Nasuh’u aramaktan 
vazgeçtiler, böylece Nasuh rezil olmaktan, ölümden kurtulmuştu. İnci bulunduğu 
için herkes bayram ediyor seviniyordu. Bu sevinç dalgası geçtikten sonra Nasuh’u 
çağırdılar:

“Ey güzel tellak gel, padişahın kızı seni çağırıyor gel onu kesele, yıka,” dediler.
Nasuh bunu reddederek hamamdan çıkıp gitti. Bir daha da tövbesini bozmadı.
Ne güzel anlatmış  inşallah bizde birseyler anlarız sevgi dostlar 
Bakin isra 44 ne diyor 
Yedi kat gök ve yer ve bunların içindekiler, Allah’ı tesbih eder. Hiçbir varlık yok ki, Onu hamd ile tesbih etmesin. Fakat onların tesbihini anlayamazsınız!) 
Aslında her yerde her zaman zikir cekmeye musaittizdir yeterki isteyelim otobüste giderken içimizden kahvede yolda işlerinde  azda olsa lailehe illallah diye biliriz 
Zikir ifadesinin bir de özel bir anlamı vardır ki, mutlak olarak kullanıldığı zaman o anlamı ifade eder ve bizim de bu makalemizde faziletinden bahsedeceğimiz zikir, bu anlama gelen zikirdir. Bu da tesbih, tahmid, tekbir, tehlil, tevekkülü ifade eden “lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” zikri, istiğfar, salâvat ve benzeri genel zikirlerdir. Bir de her türlü durum, hâl ve çeşitli münasebetlerde yapılması bize tavsiye edilen özel zikirlerdir. Örneğin sabah-akşam zikirleri, uyuma ve uykudan uyanma zikirleri, abdest, namaz ve mescid zikirleri, eve giriş-çıkış, elbise giyme ve çıkarma ve benzeri insanın hayatının tümünü kapsayan pek çok zikirler gibi…
Zikir kelimesinin anlamı Allah Teâlâ’yı anmak ve hatırlamak olsa da bütün bu zikirlerin en temel maksadı Allah Teâlâ’yı hiçbir zaman unutmamak, O’ndan hiçbir yerde gafil kalmamak ve bir an bile O’nu hatırdan çıkarmamaktır. İşte saâdetin vesilesi de böyle sürekli uyanık bulunan bir kalbe ve bedeni kuvvetlerimize hâkim olan zinde bir ruha sahip olmaktır. Bunu sağlamak için de hayatımızın her ânı ile ilgili zikirler, Efendimiz tarafından bizlere tavsiye edilmiştir. Allah Teâlâ, bilinçli bir şekilde bu kalplerimize şifa ve ruhlarımıza gıda olan mübarek kelimat’ı zikriyeyi ezberleyip tatbik etmeyi bizlere müyesser eylesin! 
AMİN 

HARUN YILDIRIM 
( Tasaavuf Ilaçları -6 başlıklı yazı Harun Yıldırım tarafından 26.08.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu