Emmi Hasbihal -6

( emmim ile )

Artık belli bir yaşa gelen kabak Ali şehre gedip çalışmak  anacığına para kazanmak ister.  Köyden dışarı çıkmamış olan bu delikanlı düşünür  gidip emmime bir sorayımm der. Nede olsa baba yarısıdır akıl verir. Gurbet nedir? Özlem nedir? Vatan nedir? Bunu gurbette öğrenecektir. Diz çöküverir emmisinin yanına. Smmi durumu anlamıştır o sormadan bir iki söz edi verir...

Bak yeğen Güneş bayrağımız, gök çadırımız toprak döşeğimiz, dağlar yastığımızdır. Sen bakma yeğen bizim suskunkuğumuza rüzgâr atımız, şimşekler kamçımızdır.
Hanınız hanlarınız, bağınız bağbanınız var mı dersen?  Geceler bahçemiz, Ay aynamız, şafaklar aynalımız, Samanyolu pusulamız, yıldızlar tacımız, bulutlar yapragımızdır .
Yar ve yarenin var mı dersen? 
Vatan yarimiz, Anadolu anamız, yedi tane öz gardaşımız vardır. Durmadan çağlayan iki gözümüz vardır. Ya bir ağıt, ya bir türküdür adı. Ne diye sorarsan? Biri Fırat diğeri Dicledir yeğen. Gel hele gel ne soracaksan sor bakayım... 
-------------------------------------------------------------------

Selam aleyküm  emmi bir arzu halim vardır.
Şu akıllı aklınla emmi aklımı erdir.

Konuş da emmi, sakın hatır hörmeti  yıkma,
Anlatırken gözlüğün şöyle altından bakma.

Sukutûn damarına vuralım  sülükleri,
Hele bir anlatıver çıkar şu gözlükleri. 


( Emmi başlar nasihata)

Bir iki nasihatla anlatam evlat sana,
Gittiğin o yerlerde güvenme akrabana.

Belki ilk gün ağlarsın kimse yaşını silmez, 
Zaman değişti yeğen insan iyilik bilmez.

Cebinde para varsa eşin dostun çok olur,
Bir yumurta ver desen kümesinden yok olur.

İçine hasret düşer vurupta ezemezsin, 
Yaylası yoktur çıkıp şöyle bir gezemezsin.

Bağlarsın batmasına dana danadır burda,
İpi kopmuşsa eğer dana değişir orda.

Başı boş giremezsin kapının zili vardır,
Adam değildir çoğu kalbi yok pili vardır.

Mala mülke dalıpta unutma vatanını,
Doyur fatihalarla, Yasinle yatanını.

Bulutlar gök yüzünde kabarmış tuzlu köpük,
Çalkalarsın Dünya'yı bardakta buzlu köpük.

Ne gökler emer suyu, ne toprak nede çöller,
Toprak doysa ölüye doyardı suya göller.

Fırtına yorulunca  çıkarken dik yokuşu,
Kovalar gökyüzünde kanaryalar baykuşu.

Duman çöker üstüne  dağlar yıkar bendini,
Bülbül gibi hitab et! Şair sanma kendini.

Yeğen! Söylediklerim kulağına nasihat, 
Sağ kulakta durmazsa sol kulaktan çıkar at.

Doğru derler ne deyim böyükler doğru söyler,
Saraymış hanmış emmi yaşadığımız köyler. 

Alışamam sıkıntı belki çekerim emmi,
Gidip gelem demişim neyden bekarim emmi.

Ne adalet ne kanun, ne deniz ne dağ kalmış,
Kimsenin haberi yok? Kim ölmüş kim sağ kalmış.

Gurbet sözünü sana birda etmecem emmi,
Köyümü bırakıpta burdan getmecem emmi,

Harun Yıldırım

( Hasbıhal-6 başlıklı yazı Harun Yıldırım tarafından 17.09.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu