O, pus dolu gözlerde bilmediğim duyguların esareti,
Hüzün desem yakışmıyor, keder desen daha ağır,
Kalemin kanı bulaşmış ellerine, bileklerinde yara izi,
Soğuk bedeninden yüreğine işlenmiş kahır...
Gözlerinden taşıyor ruhunun bilinmezliği,
Karanlığın şatafatlı dokunuşları ellerinde.
Parmaklığın bir ucundaki ölü düşleri
Dağılıyor ruhunun rüzgarı her estiğinde.
Yüzüne baktığım an içimin ürperti dolu boşluğu
Geri dönüyor onun çetrefilli ruhuna çarparak.
Geceyi boğarcasına saran soğukluğu
Matemle kanıyor koğuşta dalgalanarak.
Her gece yüzlerce kelimeye gebe onda,
Kağıtlara kazıyor gözlerinin ışığını.
Karanlık, sessizlikle donuklaştığında
Titrek elleri dokuyor yalnızlığını.
Sırlarını bırakıp mürekkebin son damlasına
Ayrıldı aramızdan satırlara sığmayacak o destan.
Gözlerinin ışıttığı bir kağıt parçasına
Çıkacağım yazmış dün, bu koğuştan.
Bilmem ki ne demeli bu yazıdan sonra?
Çıkacağım derken neyi kastetti kimbilir..
Öleceğini mi biliyordun yoksa usta?
Ölüme de böyle sırlı mı gidilir?..
Elif Çetinkaya
(
Mahpusluk başlıklı yazı
Şair Elfida tarafından
28.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.