Yıllardır ki, yalan yanlış bir tarih ile oyalanıp dururken daha yeni yeni bazı gerçekler; “Derin Tarih” bağlamında dillendirilmeye başlanmış bulunmaktadır…
Sınır dışında konuşlanan nice terör örgütleri aziz milletimizin evlatları uyanmasın diye nefes aldırmadan özellikle güney hududumuzdan sızarak terör estirmeye devam etmektedirler…
Suriye ve Irak dâhilinde ezeli ve ebedi düşmanlarımızca beslenip mütemadiyen üstümüze salınan bu kudurmuş köpeklerin üzerine gitmek Osmanlı bakiyesi Türkiye olarak en doğal hakkımızdır…
Misak-ı Millî, Mustafa Kemal’in izahıyla: “Bu hudut İskenderun Körfezi’nin güneyinden, Antakya’dan, Halep ile Katma İstasyonu arasında Carablus Köprüsü’nün güneyinde Fırat Nehri’ne ulaşır. Oradan Deyrizor’a iner, oradan doğuya uzatılarak Musul, Kerkük ve Süleymaniye’yi içine alır.”şeklindedir.
5 Haziran 1925 yılına kadar bizim olan Musul, Ankara antlaşmasıyla elimizden çıkmıştır velâkin bu antlaşmanın; “Taraflar bir veya birkaç silahlı kişinin sınır mıntıkasında yağmacılık veya eşkıyalık yapmak maksadıyla girişecekleri hazırlıklara, sahip oldukları bütün vasıtalarla karşı koymayı ve bunların sınırdan geçmelerine mani olmayı karşılıklı olarak taahhüt ederler.” ifadesiyle 6. Maddesine bakılırsa Irak’ın sınırlarına girip müdahale ederek hak iddiasında bulunmanın mantığını daha rahat anlamış oluruz…
Yeni neslimiz bazı şeyleri anlamakta zorluk çekebilir, ama işin aslını ve esasını kısaca tarihini iyi bilenler nereden nereye ne şekilde geldiğimizi daha iyi bilirler…
Türkiye’nin bölgeye müdahalesine hem Lozan, hem de Ankara Antlaşması hak vermektedir. PKK, DAİŞ vb. terör örgütlerinin sınır ötesinde gerekli destek ve donanımla içimize kadar gelip gerek canlı bombalarla, gerekse kalleşçe silahlı ve bombalı saldırılarla katliam yapmasına birileri ses çıkarmamamızı istiyorsa boşuna beklemesinler… Şu anda devletimiz doğru olanı yapmaktadır ki, bu müdahale aslında çok da gecikmiştir…
28. Muhtarlar Toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sınır ötesi operasyonlarla ilgili önemli bir şifre verdi. Uzun yıllardır uygulanan hatalı güvenlik anlayışına değinen ve başımıza ne geldiyse bundan dolayı geldiğini ifade eden Erdoğan, "Bu hatalı güvenlik anlayışı sona ermiştir. Bundan sonra bıçağın kemiğe dayanmasını beklemeyeceğiz. Bundan sonra terör neredeyse gidip orada tepelerine tepelerine bineceğiz. Tehditleri kaynağında yok edeceğiz" ifadeleriyle millet olarak yüreğimize su serpmiştir...
Yapılan hatalardan bir an önce dönmek en büyük dileğimizdir…
Artık şehit haberleri almak, dinlemek ve izlemek istemiyoruz…
Bu ciddi girişimle sınırımızın ötesindeki terör in ve barınaklarını da iyice temizledikten sonra sınırımıza da sahip çıkarak içerideki hain ve teröristlerin adamakıllı defterini dürmek şartıyla bitirmeliyiz artık…
Suriye’de, Irak’ta ve diğer ülkelerdeki dindaş ve soydaşlarımıza sahip çıkarak büyük bir devlet olduğumuzu gösterdik, gösteriyoruz, göstereceğiz…
Ülke güvenliğimiz için gecesini gündüzüne katan başta asker ve polisimiz olmak üzere tüm güvenlik birimlerimize güç, kuvvet ve üstün başarılar diliyoruz… Rabbim hepsini esirgesin ve muzaffer eylesin…
Bütün kirli tezgâhlara rağmen hiç kimse yeniden diriliş ve şahlanışımıza engel olamayacaktır inşallah…
Doğrusunu sorarsanız, Musul, Kerkük, Halep, Hama, Humus …deyince içimiz cızzz ediyor… Buraları o zalimlere ve o ülkelere kim elimizden alıp verdi diye kahrediyoruz…
Er-geç hak yerini bulacak da Allah vere çok zayiat olmaya…
Makalemizi, İstiklal Marşı Şairimiz Merhum Mehmet Akif ERSOY’un dizeleriyle bitirelim:
“Zulmü alkışlayamam, zâlimi aslâ sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım…
-Boğamazsın ki !
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.”
Usul usul Musul ile Vusul inşallah…
Selam ve dua ile…
MFK