Bilmezsin
sevdiceğim, asırları aşarak,
Tarihin
sayfasını, deldim de geldim işte.
Sanma aklım
karıştı, olanlara şaşarak,
Neyim var
neyim yoksa, aldım da geldim işte.
Usul usul erittim, koynumda asırları,
Kimselere
demedim, sakladığım sırları,
Dönerim
umuduyla, parçaladım surları,
Şehadet
şerbetinden, buldum da geldim işte.
Bir an bile
aklımdan, çıkmadı ki hallerin,
Hala beyaz
duruyor, bahçede ki güllerin,
Yine şarkı
söyler mi, bana tatlı dillerin,
Bak böyle
hülyalara, daldım da geldim işte.
Masivalar
ağladı, olmadığın her güne,
Dedim aşkın
yok ise, gerek var mı bir üne,
İzlerimi
sordun hep, yolunda gördüğüne,
Anladım
özlemişsin, güldüm de geldim işte.
Bir yanda
asırlar var, bir yan sadece keder,
İsrafil Sur
üflüyor, anladım vakit biter,
Tana astım
vuslatı, de aşksız adam neder,
Bu uğurda derbeder, oldum da geldim işte.
Şu acı
yolumuzda, sensizken yanmalıyım,
Yoksulluk
hayatına, inanıp kanmalıyım,
Şiirler
kazımışken, âleme sunmalıyım,
Senin için
geçmişi, sildim de geldim işte.
Yetişmez
kelimeler, gözlerin var her düşte,
Kalbim de
alev oldun, üşümedim bir kışta,
İsmini yaza
yaza, sevgi ile her taşta,
Ruhumdan
arınarak, kaldım da geldim işte.
Sorma şimdi
hal nice, an zamana karıştı,
Âdemi aşkın
için, tarihlerle yarıştı,
Çekinmeden
binlerce, düşmanıyla vuruştu,
Dirildim
aşkın için, öldüm de geldim işte.
Âdem
Efiloğlu