ŞİRK EHLİ NECİSTİR



         Değerli kardeşlerim. Allâhü Teâlâ (c.c.) Hazretleri, yüce kitâbı Kur'ân'ı Kerîm'inde şirk koşanların tümünü Necis (Pislik) olarak nitelendiriyor ve Tevbe sûresi 28. Âyet’inde şöyle buyuruyor!

 

         Tevbe 28: “Ey Îmân edenler! Müşrikler, ancak bir pisliktirler; artık bu yıllardan (hicetin dokuzuncu yılından) sonra Mescîd-i Haram'a yaklaşmasınlar.Eğer fakirlikten korkarsanız. Allâh sizi fazlından zenginleştirecektir inşâallâh. Gerçekten Allâh Âlim’dir, Hâkim'dir.”

 

         Demek ki Allâh, necis olarak nitelediği kişilerin özelliklerini biz kullarına yansıtmıştır. Peki, kimdir Allâh'ın necis olarak nitelediği müşrikler? Ne yapmışlardır ki Allâh bunlara Şirk ehli Müşrik demiştir? Bunu anlamak için evvelâ, şirkin ne olduğunu bilmemiz ve ondan kaçınmamız gerekli olsun?

 

         ŞİRK: (Sözlük anlamı, Allâh'a ortak koşmaktır). Yâni, Allâh'ın yanına yöresine, etrâfına yedek ilâhlar koymaktır. Allâh'ın yanına koyduğumuz şefaâtçiler, yedek ilâhlar nelerdir, ya da kimlerdir? Geçmişte, insanların elleriyle yaptıkları taştan, topraktan, tahtadan, hamurdan vs. putlarmıdır Allâh'ın yanında şefaâtçi olacak olan ilâhlar? Evet, bir zamanlar bunlardı o dönemin putları. Ama biz, zamânımızdaki yedek ilâhların neler ve kimler olduğuna bakalım. Birkaç örnekle günümüzün putlarını, yedek ilâhlarını bir görelim nelermiş. Bugün hem Allâh'a inandığımızı ve O'ndan başka ilâh olmadığını söylediğimiz hâlde, yine de Allâh'ın yanına yöresine, yedek ilâhlar koyduğumuzun farkında mıyız acaba. Ya da kaçımız bunun farkındayız, hiç düşündük mü?


         Hz. Resûlullâh; (Sallallâhü Aleyhi ve âlihi vesellem) Efendimizin,hadîsinde söylediği gibi. “Allâh'a yemin ederim ki ümmetim, bundan böyle bilerek, isteyerek Allâh'a şirk koşmayacaklar, yanına yöresine başka ilâhlar koymayacaklardır. Ama yine Allâh'a yemîn ederim ki, bilmeden, farkında olmadan, âhir zamâna kadar Allâh'a ortak koşacaklardır!” Hazreti Peygamber’imizin yemin ederek söylediği ve bizlerin, bilmeden, farkına varmadan koştuğumuz şirk nedir?

 

         Hazreti Muhammed (s.a.v.)'in ümmetinin gizlice,bilmeden, farkına varmadan koştuğu ortaklar nelerdir, kimlerdir? Tabiî ki, İnsan önce kendi varlığının olduğu zannıyla bilmeden,kendini Allâh'a ortak koşmaktadır ve bununla da bilerek bilmeyerek övünmektedir. Bu şirk bilmeden, istemeden koşulsa bile günâhtır. Bir de, bizleri Allâh'a yaklaştıracak, bize şefaat edecek dedikleri Şeyhler, evliyâlar, hoca efendiler, mezhep imamları vs. Kişileri de bilerek bilmeyerek, Allâh'ın yanına yöresine, Şefaâtçi olarak koymaktadırlar günümüz Ebû Cehilleri.

 

         Hâlbu ki, Allâh'ın yanına ortak koştukları ve zamanlarında ilmini irfânını yaymış,yaşamış ve yaşatmış olan bu değerli zâtı muhteremlerin bizlere bıraktıkları faydalı eserlerinden ve ilimlerinden faydalanacakları yerde. Bu Allâh dostu zâtı muhteremlerin kabirleri başlarında duâlar, yakarışlar ederek, kabirlerine çaputlar bağlayarak, mumlar yakarak, bu zâtların kabirlerinden şefaât umar oldular şirk ehli günümüz Ebû Cehilleri, şirk dîninin dostları. İstediklerini direkt, aracısız olarak Allâh'dan istemeleri gerekirken kabirlerden medet umarak isterler. Hele ki; bir de istekleri olduysa sevinirler ve tekrar tekrar o kabirlere çeşitli istekler için koşa, koşa giderler ve gene Allâh'dan isteyecekleri yerde; O kabirlerden isteyeceklerini ister dururlar. Bir kısım Ebû Cehil zihniyeti taşıyan şirk dîni mensûbu olan kişiler ise şöyle derler, şeyhlerini, efendilerini, hocalarını yüceltmek adına! Efendim! Bizim Şeyhimiz ateşte yanmaz, su üstünde yürür de batmaz, havada kuş gibi uçar da her yere gider gelir, Oturduğu yerden başka bir yere gider gelir, (Tayyi Mekân, Tayyi Zamân) Evsize ev, işsize iş, çocuksuz âileye çocuk verdi gibi sayısız martavallar sıralar dururlar.

 

         Mâdem ki Allâh bu insanlara bu güçleri verdi de, neden o zaman kendi yaşlanmalarını ve ölümlerini durduramadılar acaba. Yoksa. Allâh bu kişileri kendi katından kendisine Dünyâ’daki ortakları mı yaptı? Allâhü Teâlâ; El- Vâkıâ Sûresi'nin 77.78.79.80. Âyetleri’nde, bu şirk dînine mensup olan müşriklere şöyle sesleniyor.

 

         “El-Vâkıâ: 77: O, elbette şerfli bir Kur'ân'dır. 78: Öyle ki, (Allâh katında ) Levh-i Mahfûz'da saklıdır. 79: O’na ( Dış ve İç Pisliklerden ) temizlenenlarden başkası dokunamaz. 80: Âlemlerin Rabb'inden indirilmedir o...”

 

         El-Vâkıâ Sûresi'nin 79. Âyetine dikkat çekelim! Ne diyor Âyet’te Allâhü Teâlâ bize? “O'na ( Dış ve İç Pisliklerden ) temizlenenlerden başkası dokunamaz.” Hâl böyleyken, bizler İç ve Dış Pisliklerden, yâni Şirk pisliğinden kendimizi temizleyebildik mi ki, Allâh'ın kutsal kitabı Kur'ân'ı Kerîm'e dokunuyoruz? Dokunmakla yetinmiyor bir de okuyoruz! Şirk ehli kişilerin İç ve Dış pislikleri nelerdir bir görelim. Evvelâ dış Pisliklerimizi bilelim. Dış Pisliklerimiz şunlardır! En başta, Allâh'ın kelâmı olan Kurân'ı Kerîm'i okuduğumuz hâlde onunla îmân etmiyor, Allâh'ın kelâmının yanında başkalarının kelâmıyla îmân etmeye çalışıyoruz. Allâh'ın emir ve yasaklarını yaptığımız hâlde yalancılık, sahtekârlık, ikiyüzlülük, dedi kodu... Gibi birçok pislikleri yapmaya devâm ediyoruz maalesef. “Elimize, Dilimize, Belimize” Hâkim olamıyoruz. Sonra da Allâh'dan korkmadan, kuldan utanmadan Elhamdülillâh Müslümanım diyoruz! Bir de Allâhü Teâlâ’nın sanki ortaklarıymışız gibi, Allâh'a âit olan; “Hayât, İlim, İrâde, Semî, Bâsâr, Kelâm, Kudret, Tekvin” sıfâtlarını kendimize isnâd ediyoruz sıkılmadan, utanmadan. Hâlbuki Allâh; Tüm bu sıfâtlar bana âit, bu sıfâtların tek sâhibi benim ben diyorken, bizler de O'na âit olan bu sıfâtları kendimize atfederek, bilmeden, anlamadan, kendimizi Yüce Yaradan'a ortak koşuyor ve bunların tümünü bana Allâh verdi yalanını övünerek dile getiriyoruz Allâh'dan korkmadan. Bir düşün! Allâhü Teâlâ mâdem bu sıfâtları sana verdi, o zaman sen O'nu görmen lâzım gerekmiyor mu? Bu hasletleri nerede, ne zaman ve ne karşılığı aldın? Düşün, cevâbını kendine ver.

 


         Gelelim iç pisliklerimize. İç pisliklerimizin en büyüğü ve en çetini olan benlik pisliğidir. Şirk dînine bağlı İnsanlar kendi içinde, kendi kafasıda oluşturduğu bir “Tanrı”yı ilâh edindiler ve O’na tapındılar, tapınıyorlar. Çünkü bu insanlar; Allâh'ı, kendisinin dışında bir yerlerde tutmaktadırlar. Hâlbu ki Allâh; kulunun dışında değil, kuluyla berâber gören ve işitendir. İç pisliklerin başka bir versiyonu da, zikirden bîhaber olmaktır. Allâh'ın isimlerini tekrâr etmeyi zikir olarak sayarlar şirk dîni mensupları ve zikir ediyoruz yalanına kendilerini inandırıyorlar. Hâlbu ki Allah'ı zikretmek kelâmsız olandır, yâni bîhurûf zikirdir. İç pisliklerden bir başkası da; kendimiz gibi olmayanı, kendimiz gibi düşünmeyeni, kendimiz gibi giyinmeyeni, kendimiz gibi inanmayanı dışlamak ve kendimizden ve Rabbimiz’den ayrı tutma pisliğidir. Ey mü'mîn kardeşim; Şirkin gizlisinden de, açığından da sakınalım. Bilelim ki, asıl en büyük şirk! Bütün işlerin Fâ’il (İşleyen)'i Allâh olduğu hâlde, ben de işliyorum demendir. Bütün Sıfâtların Mevsûfu (Hayât, İlim, İrâde, Semî, Bâsâr, Kelâm, Kudret, Tekvin) sâhibi Allâh olduğu hâlde, bu sıfâtlar bana âit demendir. Cümle vücûdların (zât) sâhibi Allâh olduğu hâlde, benimde vücûdum var, ben de zât sâhibiyim demendir. “Efâl, Sıfât, Zât.” Allâh'a âitken, bu üç hasleti kendine biçmendir en büyük şirk (Pislik). 


         “Allâh'a âit olanları sâhiplenenler Müşrîklerdir.” (Fakîrullâhmelâmî).


         Sevgili Kardeşlerim; bilelim ki biz insanlar Allâh'ın âletleri, elbiseleriyiz! Âletler eskiyince, bozulunca bir kenara atılır. Elbiseler eskiyip yırtılınca çöpe atılır.


 

         “Allâh eski elbiseleri soyar atar. Allâh eski elbise giymez.” (Fakîrullâhmelâmî).

 

         Hazreti Peygamber’imiz (.s.a.v.) buyuruyor ki;


 

         "KÂN-ALLÂHÜ VELEM YEKÜN MAÂHÜ ŞEY'ÜN."


          Yâni:


         "Allâh vardır, Allâh ile berâber hiç bir şey yoktur."

 

         Bu kısa sohbetimi, Allâhü Teâlâ'nın El-Kassâs Sûresi- nin 88. âyeti ile bitirmek istiyorum inşâallâh. Bir başka sohbette görüşmek ümîdi ile hoş ve hoşça kalın.

         El-Kassas 88: "Allâh ile berâber başka bir Tanrı bu- lup O'na tapma, O'ndan bakşa hiç bir tapacak yoktur. O'nun Zâtından başka her şey helâk, yâni yok olucudur, fânîdir, geçicidir. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz."

 

         Cem-i cümlenize Aşk-ı Niyâz İle Bâki Selâmlar Kalın sağlıcakla. Âmin. Aşk ile hûû...

 

 

Fakîrullâhmelâmî.
İstanbul.
08/01/2011/Cumartesi. 

www.fakirullahmelami.com


( Şirk Ehli Necistir başlıklı yazı Yahya Salih tarafından 25.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu