Sürekli arıyorum bana ait olanları onları bilmem lazım.Benim olanı kullanabilmem lazım.
Yoksa kendimi bulamam.Uzaklaşırken bir gece vaktinde, bir yerlerden gökyüzüne sırıtarak bakarken
kaybolamam o yıldızların altında.Ay beni izlerken gizli gizli, bir yerlerde saklanamam, kaçamam hiç
bir ışıktan.Kararmışken bu kadar aydınlık tarafımı da saklayamam kimseden.
Usulüne uygun usulsüz işlere kalkışırım.Eğer dünyaya bakarken hep kayboluyorsam gözlerim açık
kapatırım gözlerimi de kendi dünyamda kalırım en azından uykunun tutması gereken bir kaç saat.
Kıpkırmızıyken gözlerimin içi, atarken adımlarımı çakıl taşlarının üzerine, yalın ayakla . . .
O bembeyaz çakıl taşları ayaklarımda simsiyah bir iz bırakır attığım adımlarla süregelen.
Yok olmaya yüz tutmuş iki yüzlü duygularımdan soyutlanmak kadar faydalıdır hüzne boğulurken
gülümsemek.İşte bu yüzden hissizleşip kendimi gerçek dünyadan soyutluyorum çünkü gerçek olduğuna
inandığım tek dünyam o.