O gün:

Şunların yaptıklarına bak. Beceriksizlik bunlarda, mıymıntılık bunlarda. Bir kere oy aldılar koltuğa oturdular ya. Gerisini boş ver. Yan gel yat. Şu kaldırımların haline bak. Her yer sanki gölet. Biriken suları KOP’a akıtsan Türkiye’de su sorunu kalmaz. Her yerde sulu tarıma geçilmiş olur. Bir de bastığın her taştan fışkıran sularla her adım başı pis su banyosu yapılmakta. Bunların derdi yok ya bütün bunlarla. Kaldırımlarda mı yürüyorlar beyefendiler. Makam araçları altlarında, makam şoförlerine yalnızca gidecekleri yerleri söylerle o kadar. Akşama kadar bütün kenti dolaşsalar ayaklarına çamur bulaşmaz. Çünkü onlar seçilmiş insanlar. İstedikleri gibi yaşarlar. Vatandaşta burada pis kaldırımlarda, taşları yerden oynamış kaldırımlarda cambazlık yaparak, düşe kalka yürümek ve çamura batmak zorunda. Benim elimde bir yetki olacak. Hem bu memlekete demokrasi fazla, bu memleket demokrasiyi kaldıramaz. Asırlarca demokrasi ile mi yönetilmiş ki şimdi demokrasi ile yönetilecek. Nerde bir beceriksiz varsa seçilir başımıza geçerler. Seçilmeyi nasıl başarırlar bir türlü aklım ermedi. Tabi ya! Bunda akıl ermeyecek ne var. Cahili cühelası, çobanı... Halk cahil kimi seçeceğini bilmez. Memleketin elit insanları hep dışlanır. Ondan sonra kaldırımlarda yürüme kursu veren özel dershanelerden ders almadan kaldırımlarda yürümek mümkün olmaz. Bu yolla da yandaşlarına bir rant kapısı daha açılmış olur…


15 gün sonra:


Şunların yaptıklarına bak. Tek amaçları var yandaşlarını zengin etmek. Kim bilir yandaşlarından ne gibi çıkarları var da bu işi yaptırıyorlar. Memleketin parasını boşa harcıyorlar. Vara yoğa para harcayıp yandaşlarını zengin ediyorlar. Zaten gelmelerinin amacı ne de? Hizmet için mi geleceklerdi sanki. Yandaşlarını zengin etmek için. Hem hizmet kim onlar kim. Hizmet edebilmek için bu işi bilmek gerek. Herhangi bir şey varsa yargı yolu açıkmış… Açık olsa ne ki! Minareyi çalan kılıfını uydurur diye boşa dememişler. Her şey kâğıt üzerinden kontrol edilmemekte mi? Kâğıt üzerinde bütün formalitelerini hazırlarsın olur biter. Gelenlere de ranttan biraz koklattın mı dürüstsün raporunu alırsın. Şimdi ne gereği vardı. Bu kadar parayı boşa harcıyorlar. Yandaşlarına pes çekiyorlar. Kaldırımların nesi vardı da yeniliyorlar. Önceki kaldırımın bir eksikliğimi vardı! Yoo!.. Ama olmaz. Hem kendinden öncekilerin yaptıklarını yok edecekler, hem de yandaşlarına rant sağlayacaklar. Utanmadan halkın karşısına çıkıp hizmet yaptık diyecekler. Ulan şu kaldırımların her yanı hizmet olsa kaç yazar ki…

5 gün sonra:

Ooo! Dostum! Ne kadar sevindim bilemezsin. Şu işi almakla ne güzel yapmışsın. Senin elinde kentimizin kaldırımları bir başka güzel olacak. İşi bilenin alması ve yapması ne kadar güzel bir iş. Doğrusu senin aldığına önce inanamadım. Bunlar dedim kendi adamlarından başkasına iş vermezler. Ancak yandaşlarına çıkar sağlarlar dedim. Ama sen alınca şaşırdım, inanamadım. Hatta bizim eski dost da mı onlardan oldu diye düşündüm. Ama bunun olmayacağını biliyorum. Adım gibi biliyorum. Ne kadar sevindiğimi bilemesin. İnşallah daha büyüklerini de alırsın. Sen daha büyüklerine de layıksın. Hem kentimizin kaldırımlarının yenilenmesi ne kadar doğru bir karar. Gelen yabancılara karşı yüzümüz kızarmayacak. Gerçekten kent görünümü olan bir yerde onları ağırlayacağız. Hem bizim de güzel kentlerde yaşamak hakkımız. Sen de böyle işleri yapmaya çok layıksın. Çok sevindiğimi tekrar bildirmek isterim. Daha nice başarılar dilerim sana. Benim yapabileceğim bir katkı varsa her zaman hazır olduğumu bildiğini biliyorum.


1 saat sonra:

Dönek. Eminim dönmüş. O da döneklerden olmuş. Her ne kadar dönmediğini söylese de beni inandıramaz. Benim gözümden kaçmaz. Yoksa nasıl alacaktı o ihaleyi. Onlar kendilerinden başkasına ihale mi verirler? Aksini sen külahıma anlat. Biz onunla, onun için az mı çalıştık? Bazen kanuni bazen gayri kanuni.. Her türlü eylemi yaptık. O’nun bir gün gelip onlardan ihale kapması için yapmadık bütün bunları. Ama O bizi sattı, gitti onlardan ihale aldı. Tertemiz bir şehirmiş… Bizim insanlarımız da iyi şeylere layıkmış… Avrupalılara örnek olacaklarmış. Sana ne lan bütün bunlardan. Oy vermesini bile bilmeyen insanlar neye layık. Bilinçli bir şekilde oy bile vermeyen bu insanlara yatırıma yazık. Bırak bildikleri gibi yaşasınlar, çamur deryasının içinde yüzsünler. Onlar da kendilerinin kurbağadan geldiğine böylelikle inanmış olurlar. Ne olacak dönek. Üç kuruş için hem bizi hem de kendini sattı. Bu söylediklerimi unutmayın. Yarın çıkarı için onlardan da ayrılacak, belki utanmadan tekrar yanımıza bile gelecektir…
( Eleştirici başlıklı yazı hasan--cosar tarafından 29.12.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu