Ben yoksulluğu hiç bilmeden yaşadım
Dilekleri dilenmeden büyüyen çocuklar arkadaşım olmadı
Bir tane eyvahımdan korkmadım
Hayallerim hiç buz tutmadı benim
Yola çıkmadan dönmüştüm sanki
Ayağımı bastığım taşlar hep yumuşaktı...
Ben ihaneti görmeden yaşlandım
Hayatım kelebekler zamanı gibiydi
Gökyüzüm üzülmedi gözlerim de
Sevmemek için bir sebebim yoktu
Yarım kalmışlığımı tatmadım orada,burada
Nafilem nedir hiç bilmedim...
kırık cam parçalarım olmadı benim
Hayatım kaç kilo diye sırtlamadım
Nasıl seveceğimi bilerek yaşadım
Sevdam gök kuşağı şekeri oldu
Yağmurun rengi hep beyazdı...
Her zaman yasaklarımı yasaklamayı öğrendim
Nerede bir ışık varsa oraya doğru koştum
Hüzünlü şiirlerimin hepsini yaktım
gece yarısı telefonlarım çalmadı
Ay her akşam dolunaydı benim için
hayallerimin rüyasına yatardım kendimce
Sanki ufkun bittiği yerdeydim...
Sonra yıllar geçti aradan herşey tersine döndü
Sarıdan saçları, yaz kokulu, bir kadın tanıdım ben!
Bana günahı gibi bakan
Öfkesiyle ışığı söndüren
Beni ana rahminden geriye doğru süründüren
Sevgimle boğmaktan korktuğum,o kadın...
Şimdi,sanki, bütün değerlerimi biçme vaktimdi
Bensiz kalan bir hayatı yaşar olmuştum
Zaman acımasız bir mahkumluktu sanki
Kovalayacak bir fırsatım yoktu...
Meğerse keyfi sadece bana ait olan bir sevda da yaşamak, ne kadar zormuş
Sevmek için kendime sakladığın o mahzun rüyamda tek başıma uyurken şimdi
Artık bastığım taşlarım yumuşak değil benim
Meğerse ne kadar yoksulmuşum...
Vedat DÜNDAR