Hava açıktı. O gün gökyüzü gerçek bir gök mavisiydi. Büyük şehirlerin kaderi gibi görülen hava kirliliği de; sırra kadem basmıştı sanki.  Etrafa tatlı ve rehavet verici hava akımının eylül rüzgârlarının serinliği başlamıştı. Bütün caddeler insanlarla, mağazalar da çeşit çeşit mallarla doluydu.

 

 Sabah girdikleri üç ihaleden ikisini kendileri almıştı. Onun hem sevinçle karışık hüznü vardı. Aldıklarına seviniyor, omuzlarına aldıkları sorumluluğun altında kalkamamak endişesiyle de eziliyorlardı.

 

 Ahsen Bey’in yakın dostu Ahmet Bey Bursa’da yıllardır bir kamu kurumunda müdür olarak hizmet veriyordu. Onun nazik davetini kırmayarak Tayyare Kültür Merkezinde düzenlenen panele katılmışlardı. Ahmet Bey Protokole kalırken Müteahhit Mesut’la Ahsen, Tayyare Kültür Merkezindeki panelden çıkmış yan yana yürüyorlardı. Ahsen Bey duygulu, okumayı seven, hassas bir insandı. Ulu cami avlusuna girerlerken Ahsen; Tanpınar’ın “Bursa’da Zaman” şiirinden dizeler okuyordu.

 

Bursa'da eski bir cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdayan su.

Orhan zamanından kalma bir duvar...
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar

Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü

İçinden gülüyor bana derinden.
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden

Caddeler insan selini kaldıramazken koca Ulu cami, öğle namazında ancak üç saf olabilmişti. Caminin üzerinde muhteşem bir tarihin izleri vardı.

 

Dün gezdikleri Kapalı Çarşı, Yıldırım Beyazıt Camii, Muradiye, Yeşil Türbe ve Yeşil Camii, Demirtaş, Hıdırlık Bey, Kamberler, Hamza Bey, Zeyneller, Altıparmak, I.Murat Hüdavendiğar Camilerini tekrar gözleri önüne getirdi. Somuncu Baba, Emir Sultan, Gül Çiçek Hatun, Devlet Hatun türbesi, Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerini ziyaret ederek dua etmişler, bahçesinde oturarak yorgunluk çayı içmişlerdi.

 

 Bursa'nın her köşesinde kültür izlerine rastlamanız mümkündü. Adım başı karşınıza çıkan Osmanlı İmparatorluğu'na ait camiler, medreseler, külliyeler, çeşmeler, çarşılar, türbeler kentin kimliğini oluşturuyordu. Bursa, İmparatorluğun başkenti olunca Osmanlı, kentte adeta mimari ve kültürel gücünü göstermek için elinden geleni yapmıştı. Tarihi eser bakımından son derece zengin olan dokusu son yıllarda ki yapılaşmanın arasında kaybolmuş gibi görünse de bazı semtler adeta açık hava müzesi görünümündeydi. Ulu cami kare planıyla Osmanlı cami mimarisinde özgün bir yapı, içindeki havuzu ve cam kubbesiyle de farklıydı. Havuzun tam üzerinde ki cam kubbeden süzülen gün ışığı ve duvarlarını süsleyen hat sanatının seçkin örnekleriyle caminin içi de mimarisi kadar etkileyiciydi.

 

Ulu cami'nin çevresinde yoğunlaşan çarşılar, alışverişi sevenler için tam bir cennetti. İpekçiler, bakırcılar, kuyumcular, yorgancılar gibi onlarca zanaat grubu için ayrı ayrı oluşturulmuş bu kapalı çarşılar Çin'den başlayıp Bursa'da son bulan tarihi İpek Yolundan kente kalan ticaret mirasıydı.

 

Tamamen ipekle üretilmiş ürünlerin satıldığı dükkânlardan oluşan Koza Han, adını yakın tarihlere kadar ipek böceği kozalarının burada alınıp satılıyor olmasından almıştı. Kare planlı iki katlı hanın ortasında ki havuz çevresi alışverişten yorulanların dinlenebilmesi için çay bahçesi olarak düzenlenmişti. Burada sapsız fincanlarda içeceğiniz Türk Kahvesi kıvamı ve lezzetiyle yorgunluğunu alacak kalitedeydi. Bursa'yla ilgili kartpostalların vazgeçilmez mekânı olan Yeşil Türbe ve çevresi bir sonraki durakları olmuştu. Çelebi Sultan Mehmet'e ait olan altıgen planlı türbenin mavi çinilerle kaplı sade cephesinin aksine ceviz ağacından oyularak geometrik desenlerle süslenmiş giriş kapısı ve rengârenk çinilerle kaplı iç duvarları oldukça ihtişamlıydı.

 

Ahsen Bey yıllardır hiçbir işi olmamasına rağmen Bursa’ya gelip gidiyordu. Bursa yüreğine huzur ve sükûn veriyordu. Bursa’yı bir ayrı seviyordu. Birçok tanınmış ve manevi şahsiyetinde barındıran Bursa, huzur ve esenlik veren bir şehir olmaya devam ediyordu. Genç müteahhit: “Sakin bir yerde oturarak biraz yorgunluk giderelim, olmaz mı?”

...

Devamı var

Bursa-140998 

( Konak Kafe-1 başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 22.05.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu