Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da Toplumsal Haklar ve
Araştırmalar Derneği (TOHAD) Başkanı olan değerli mücadele dostum Hakan
Özgül’den bir kargo aldım. Aldığım kargoyu incelediğimde yine engellilerin ana sorunları
arasında yer alan eğitim konusunda yürütülen güzel bir projeyle ilgili bir
dosya olduğunu gördüm.
2008 yılı Kasım ayında İstanbul’da kurularak faaliyete başlayan Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD) engelliler, kronik ya da süreğen hastalar, yaşlılar, kadınlar, çocuklar vb sosyal, ekonomik ve psikolojik mağduriyet ve kısıtlılık yaşayan, ayrımcılığa, istismara ve hak kaybına uğrayan risk altındaki sosyal grupların kanun, anayasa, uluslararası sözleşmeler ve evrensel hukuk ilkelerinden doğan (politik haklar dışındaki) tüm haklarından ayrıma uğramadan, eşit yaşam hakkı sınırları içerisinde faydalanmalarını, bu alanda kanunların, anayasanın ve uluslararası sözleşmelerin Türkiye’de uygulamaya hakim kılınması için faaliyet gösterme amacındadır.
Bu bağlamda TOHAD’ın hedefleri ise kadınların, çocukların, engellilerin, yaşlıların ve diğer risk altındaki sosyal grupların medeni haklar, sağlık, eğitim, istihdam, ulaşım, erişim vb alanlarındaki hak kayıplarından ve/veya uğradıkları ayrımcılık sorunlarından yola çıkarak, bir taraftan bu sorunların çözümü için her türlü iletişim kanalını kullanarak kamuoyu yaratmayı, diğer taraftan da kamu kurum ve kuruluşları nezdinde girişimlerde bulunmayı hedeflemektedir.
TOHAD, idari girişimlerin sonuç vermediği hallerde öncelikle ulusal hukuk sistemi kapsamında hukuki girişimlerde bulunmayı, gerektiği hallerde de Uluslararası sözleşmeler kapsamında Avrupa Sosyal Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi vb uluslararası hak arama zeminlerde çözümler aramayı hedeflemektedir.
TOHAD’ın kurucu başkanlığını Süleyman Akbulut yapmış ve bir sürede bu göreve devam etmişti. Daha sonra Hakan Özgül görevi devralmıştı. TOHAD kuruluşundan bu güne kadar engellilerin hak savunuculuğunu yapmış ve bu anlamda da projeler hazırlayarak uygulamıştı. Yollanan dosyayı incelediğimde “Eğitime Eşit Katılım Projesi” kapsamında hazırlanan ‘Ders Kitaplarında Engellilik DURUM ANALİZİ’ ile ‘Ders Kitaplarında Engellilik TAVSİYELER RAPORU’ olduğunu gördüm.
İstanbul
Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma
Merkezi (SEÇBİR), Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD) ile Eğitim
Reformu Girişimi (ERG) ortaklığında yürütülen ve Sabancı Vakfı Hibe Programları
kapsamında desteklenen “Eğitime Eşit Katılım Projesi” kapsamında engellilerin eğitime eşit katılımı için eğitimcilerin
güçlendirilmesi amaçlanmış.
Proje kapsamında, 2016-2017 eğitim-öğretim
yılında yayımlanan, farklı seviye ve branşlardan 37 ders kitabı incelenmiş.
Araştırma bulgularının derlendiği “Ders Kitaplarında Engellilik” raporunda
engelliliğin kitaplarda nasıl yer aldığı saptandı ve nasıl ele alınması
gerektiğine yönelik tavsiyeler verildi. Rapora göre, engelliler yalnızca
belirli konularda kitaplarda yer alıyor. Ders kitaplarındaki metinlerde, okuma
parçalarında, görsellerde yer verilen kişilerin yalnızca yüzde 3’ü engelli.
‘Farklılık’larının altı çiziliyor. Engellilik sosyal ve maddi yardımla
çözülmesi gereken bir mesele gibi görülüyor.
Raporda yer alan 2011 yılında gerçekleştirilen Türkiye Nüfus ve Konut Araştırması’na göre, 3 yaş ve üzerindeki engelli bireyler nüfusun yüzde 6.9’unu oluşturuyor. T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 2010 yılında gerçekleştirilen ‘Özürlülerin Sorun ve Beklentileri Araştırması’na göre, Ulusal Engelliler Veritabanı’na kayıtlı 6 yaş ve üzerindeki bireylerin önemli bir kısmı yani yüzde 41.6’sı okuryazar değil. Sabancı Üniversitesi tarafından 2013 yılında yayımlanan ‘Engelsiz Türkiye için: Yolun Neresindeyiz? Mevcut Durum ve Öneriler’ başlıklı çalışmaya göre ise, Türkiye genelinde nüfusun yüzde 24.8’i lise ve üzeri eğitim düzeyine sahipken bu oran engelliler için yüzde 7.7. Aynı çalışmada engellilerin yüzde 28.3’ü, eğitim aldıkları kurumlardaki eğitimcilerin bu konuda bilgisiz ve eğitimsiz olduklarını söylüyor. Onlara uygun iletişim araç ve teknolojileri ise kullanılmıyor. ‘Ders Kitaplarında Engellilik’ çalışmasında öne çıkan diğer bulgular şöyle:
-Hayat Bilgisi ders kitaplarında bir ‘fark’ olarak, Türkçe’de ‘etkili iletişim kuramamaya neden’ olarak, Fen Bilimleri’nde ise bir ‘duyu eksikliği/bozukluğu’ bağlamında ele alınıyor. Bu durum, toplumda egemen olan ve engelliliğe karşı ‘sıra dışı’ ve ‘uç’ bir durum algısını güçlendiriyor.
-‘Azimle’, ‘her şeye rağmen’ başaran engelli bireylerin eşit katılımı için devlet tarafından alınması gereken tedbirler ve sağlanması gereken düzenlemelere dair bir bilgilendirme yapılmıyor, başarı gösteren engelliler ise kahramanlaştırılıyor.
-Engelliliğe dair genel söylem yardım temelli. Çözüm olarak yardımseverlik vurgulanıyor, merhamet ve acıma gibi duygulara sıklıkla başvuruluyor.
-İnsan hakları bağlamında ele alınmıyor. Çözüm olarak hukuki ve eşitlikçi bir çerçeve sunulmuyor. Yer yer ayrımcı ifadelere rastlanıyor.
-Sağlık Bilgisi, Sosyoloji ve Psikoloji ders kitaplarında engellilik ‘hastalık’, ‘toplumsal sapma’ ve ‘norm dışı olma’ olarak işleniyor. Sağlık Bilgisi ders kitaplarında hâkim söylem olan tıbbi yaklaşıma göre engellilik, ‘bireysel bir sorun’ ve ‘tedavi edilmesi gereken bir hastalık’. Sosyoloji ve Psikoloji ders kitaplarında ise engellilik, iki disiplin tarafından ‘normal’ kabul edilenin dışında bir hâl olarak işleniyor. ‘Normal’ kabul edilene referansla tanımlanıyor ve kategorize ediliyor. Bir çeşitlilik değil, sorun olarak ele alınıyor.
Raporda yer alan tavsiyeleri
kısaca şu şekilde özetleyebiliriz.
-Engelliler ders kitaplarının genelinde yer almalı.
-Gündelik hayattan da temsil edilmeliler ve engelliliğin olağan bir durum olduğu fikrinin benimsenmesine katkı sunulmalı.
-Farklı engellilik türleri görünür kılınmalı, engelliliğin temsili ortopedik engellilik ile sınırlı tutulmamalı.
-Engelli karakterlere sadece engelli olmaları sebebiyle yer verilmemeli, engelli olmaları dışındaki özellikleri öne çıkarılmalı.
-Başarıya engel olan ‘sorun’ olarak bireyin engelliliğine değil, kendini gerçekleştirmesine olanak tanımayan toplumsal düzene odaklanılmalı ve böylece ‘rağmen’ vurgusundan kaçınılmalı.
-Engelli karakterlere sadece engelli olmaları sebebiyle yer verilmemeli ve engelli olmaları dışındaki özellikleri öne çıkarılmalı.
-Yardım temelli söylemin yerini hak temelli söylemin alması yönünde bilgilendirmelere, farkındalık yaratacak içeriklere ve temsillere yer verilmeli.
-Engellilerin ihtiyaç duyabileceği medikal araç ve gereçlerin sağlanmasının sosyal devletin görevi olduğunun belirtilmeli.
-Engelliliğin bireysel düzeyde ve yardım kampanyalarıyla ilişkilendirilerek değil, bütüncül bir sosyal politika yaklaşımıyla ele alınmalı.
-İnsan hakları perspektifiyle düzenlenen ve kabul edilen belgelerde yer alan doğrudan ayrımcılık, dolaylı ayrımcılık, makul uyumlaştırma, evrensel tasarım vb. kavramların tanımlanmalı ve öğrencilerin bu çerçevede bilgilendirilmeli.
-‘Yetiyitimi’, ‘fonksiyon kaybı’ ve ‘engellilik’ kavramlarının tanımlarına yer verilmeli.
-‘Norm’ ve ‘makbul’ kabul edilene karşılık, farkların ‘sorun’ değil, çeşitlilik olarak tanımlanmalı.
Sözün özü olarak, bu güzel projeden dolayı emeği geçen
kurum, kuruluş dostum Hakan Özgül’ü kutluyorum. Umarım ki Milli Eğitim
Bakanlığı bu projenin sonuçlarından istifade eder ve sorunların giderilmesi
için çözüm üretir.