Ömür çabuk geçti, olduk ihtiyar,
Sevda iksirinden verseydin Gülom!
Ne sen mesut oldun, ne ben bahtiyar,
Yaralı sinemi sarsaydın Gülom!
Gurbet bizden yazlar, kışlar götürdü,
Dalga vurdu nice taşlar götürdü,
Haberini göçmen kuşlar getirdi;
Yılda bir halimi sorsaydın Gülom!
Şarkılar, nağmeler hüzzam çalarken,
Şiirde imgeler, harfler solarken,
Ve kum saatinde gece ölürken;
Gitmeyip ay gibi dursaydın Gülom!
Ben aşk-ı pervane, sen hep kaçaktın,
Varılmaz Kafdağı, bomboş kucaktın,
Vefasız hercai, nazlı çiçektin;
Tenime kokundan sürseydin Gülom!
Doldurmadı kimse senin yerini,
Geçip gitti durmaz vuslat treni,
Hicran ile döktüm ecel terini;
Keşke tek ruhumu yorsaydın Gülom!
Bayramlarda buruk, öksüz-yetimim,
Aynalara bakar, derim ben kimim?
Sendin derde deva, sendin hekimim,
Özümü aşkınla karsaydın Gülom!
Gururu yerlere serseydin ne var?
Hasret zincirini kırsaydın ne var?
Şu Kırıkhan’ıma varsaydın ne var?
Ölmeden son defa görseydin Gülom!
Bilemedik aşkın kor olduğunu,
Kısmetin, talihin kör olduğunu,
Dünyada muradın zor olduğunu;
Saati mahşere kursaydın Gülom!
15.06.2017
Muhittin Alaca