Yağmur yağdı biraz önce, yıkandı doğa! Şimşek çaktı, gök gürültüsü ile aktı yepyeni dereler… Cam kenarına gelip de seyretmek, seyrederken hayal kurmak, olmayacak duaya amin demek de güzeldi… Hani bir tekerleme vardır ya;


Yağmur yağıyor

Seller akıyor

Arap kızı 

Camdan bakıyor!


Arap kızının, belki de hiç dışarıya çıkmadığı zamanlarda, bir nevi hapis hayatı yaşadığı, atlı prensini beklediği kalbiyle hissederek, toprağın tozunu uçura uçura akmak… “Neden erkekler gezerde, ben pencereden bakarım!” diyen haklı isyanını hissederek! Artık, böylesi gizler de kalmadı, hayallerde… Ama dışarıda gezen, yağmur dokundukça akan dereye karışmayı hayal eden başkaları eklendi, değiştik ya…


Böylesi bakan birisini seyretsek, yanına gitsek, hal hatır sormayı denesek, tepkisi ne olurdu, düşünüyorum. İlk aklıma gelen cevap, “Sana ne!” olurdu herhalde! “Benim dünyamı merak edişin, benimle dertleşisin hoş değil derdi!”, yahut hiç cevap vermeden korkarak kaçardı yanımdan belki de… Kim bilir, bir kötülük bulacağını düşünürdü, tıpkı, başını pencereden uzatarak bakan Arap kızı gibi… Dışarıda ama hala Arap kızı olmaktan kurtulamamış, iletişim engelli  bir insan evladı işte!  Öğretiler mekanla değişmiyor, öğretiler kalpte seçilen bir bekçinin yönlendirmesiyle değişiyor. Kim olmalı o kalbe bekçi, kim doldurmalı güvenebilirsin denen yiğidi seçen, atlı prensi, sonrada umutlarının huzura açılan kapısı olacak?  


Toplumda buna ait bir kural yok ki, maddesel anlamda bile hırsızlık hayli fazlaca huzursuzluk verirken, o akan dere gibi akmayı vaat edene inanıp, kalbini verirken, çalmasına nasıl engel olabilir ki? Çalan, çalıp, hırpaladıktan sonra, bunun hesabı kimden sorulabilir ki… Tıpkı malını çalıp da hapiste iki gün yatıp, o çalınanın keyfini süren hırsız gibi…O hırsız, çalmaya devam eder, başına ne gelirse caydırıcı bir engel de yoktur. Hapiste yatar çıkar, yer içer…Çalmaya da devam eder. Sürekli yer değiştirir, kimse de tanımaz. Çaldıkça usta, çaldıkça kendini deşifre ettirecek izleri yok edecek kadar kabiliyet de kazanır. Çaldığı kişi, veryansın etsin dursun, ettiğiyle kalır, gitmiştir giden! 


Kalp hırsızı da böyledir. Atlı bir prens gibi, vaatleri kanmaya hazır eder, umuda yapışan safi kalbi… Çalması kolaydır. Pişman olduğunda, hesap da soramaz… Yaralanmıştır bir kere, aşka inancı bitmiştir. Başka hırsızlığa tahammülü de yoktur ama atlı prensler o kadar kabiliyelidir ki… Kaç kez kanar, yine kanar zavallı kim bilir!


Denk gelir, evlenir de… Ah gülüm vah gülüm, cicim ayları geçer… Kavgalar başlar, bu hırsız doğru yoldan çalmıştır kalbi, doğru yoldan anlatmıştır, doğru düşündüğünü… Doğru da söylemiş geçinemiyoruz boşanalım diye de… Ortada bu sefer çocuk vardır, sevgiye muhtaç, cıvıl cıvıl hiç bir şeyden haberi olmayan, masum! Kadın boşanmış, atlı prens uçmuş gitmiş, akan dere, yağmur yağmayınca kurumuş… O çocuk bir külfet olmuş, büyümeli ama  nasıl? Erkek-atlı prens ne destek verir kadına ne de onu görmek de ister. Çocuk, yaşamasına rağmen anasız, babasız büyür! Kalp hırsızın ürünüdür. Tıpkı hırsızın çalıp da yığdığı haram mal gibi… Kimseye faydası olmayan, sorun küpü bir zavallı bireydir toplumda…


O kalpte, atlı prens, eğer Allah’ı tanımış ve aşkı onunla inşa etmiş olsaydı, kim kadırabilirdi ki… Yahut nasıl bir başkasının malını çalmaya niyet ederdi ki… Yalnızca, dünya denen fazlalığı üzerinden atmaya çalışan, safi Allah dostu olurdu… Hani, neye sahipsem onun hesabını öldükten sonra Rabbime nasıl veririm diyen kalpte… O kalbi inşa etmek lazım, yüksek yüksek rezidansları yapıp kapış kapış almak yerine, eğer anti-hırsızlığı inşa edeceksek… O zaman toplum gerçek zenginliği ve güveni bulacaktır safi kalplerde… Çalmaya gerek kalmayacak, gölgeler yerine gerçeği yaşanacaktır, yağmuru bol, yeşili bol doğasında, rahmet deryasında! 


Çalma kardeşim, helalinden kazan malıda kalpleri de… Sen altından akan yağmurla derelere karış yalnızca!



Saffet Kuramaz

( Yağmur Yağarken Arap Kızı Camdan Bakarmış başlıklı yazı safdeha tarafından 17.07.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu