Yedi kez yıkandı yüreğimdeki ateş,
İçimdeki kuyularda bir Garip Yusuf'um.
Biçare gelmelerimde
Sekizinci uykusu içimdeki gafletin.
Aşk yüreğe değince
İkiye bölündü acısı yalnızlığın.
Yarım kalan şiirlerin sonundaki
O tarifi imkansız kafiyenin adıydı
İsminin harfleri.
Yâri hüzün bu mısraların adı,
Hüzün dolu şarkıların meşki
Ölümün şeb-i aruz mesti.
Vasiyetimdir,
Ölürsem bedenimi
Taşlı dağlara gömün.
Üzerinde yetimlerin gözyaşları olsun.
Yakın gecenin katranında kandilleri
Geçmeyecek bu acı.
Başka yapraklara özendiğim vakit
Dünya ayrılıyor bana.
Daha çok büyüyen
Daha çok yeşil bir hayatta
Ortanca çiçeğine saklanıyorum.
İflah olmaz yalnızlığın seyrinde
Sorular soruyorum kendime.
Cevabını bilmediğimde
Uzun uzun düşünüyorum kayın ağacının gölgesinde.
Hayallerin mi var hala ?
Yoksa durdurmalı mı hayatı ?
Ne zaman solar mor dağlar ?
Fazlayım kendimi sığdıramadığım şehirlerin gölgesinde,
Ay düşünce
Seyre dururum hüznün sol yanını.
Yollarda salınır bir ayrılık türküsü,
Şiirlerin yorulduğu bu çağda
Son iyiliğini de sattık insanlığın.
Kaderimin ortasında
Kaybettim yüreğimi.
Konusu 5 saniyeyi almayan ölümleri
Ne zaman dolduracak zaman ?
Oysa öpecektim kirpiklerinden bin defa,
Eyvallahlar yamaladığım dilimde,
Seni yanarım.
Sevda bizde dönülmez dava,
Giderken ay ışığının gölgesinde
Susarım.
Bedenim küçük ama
Kalbim çok büyük...
Sevmek hep mi acı,
Sevmek hep mi kor ?
Yazarın
Önceki Yazısı