6-Tapınak dediğimiz esenlik veren güven ve barış bölgesi
olmakla yüz yüze temasları sağlayan kesim bölgesi; sürecin enerji düzenlenin
rejimli yönetim merkezini de ortaya koydu. Eski kesim yeri olan tapınaklar yeni
ve ilk ittifakların kurum sal işlevlerle donanıyordu. Hala içinde ne bir
tapınma vardı; ne de tapılacak olan bir imge vardır. Tamamen nesnel şartların
ürünü oluşla ortaya konan ilk temas etmeyi sağlatan deklarasyonla; kurumsal
yapıları kutsayan saygılıma seremonisi ortaya konuyordu.
İlahlar, yüz yüze gelen totem grup ve onun temsilcileriydi. Totemden
farkları, ittifak kararı almış olmalarıydı. İrade kullanmış olmalarıydı. Totem
aitliğin yanına ittifak aitliği (sentez birliği) koymuş olmalarıydı. İlahlar
ittifak etmeyi takdir eden gruplar temsilciliği oluşla, tapınak alanlar
ilahların toplanıp buluştuğu; kurul (ortak) kararının aldığı yer oldu. İlahlar bu
aşama itibarıyla tapılan (tap ve iste olan) saygınlık değildi.
Aksine ilahlar her bir grup kişisinin kendisi olmakla ittifakı
olan kişilerin kendisiydi. İlahlar entegre birliğin ortaya koyduğu yeni inşacı tiplerdi.
Ortada insan olmadığı için ilahlar insan da değildi. İlah kurum kimliği de
olan, irade kullanan, karşı gruplarla temas kuran, melezine süt emzirir oluşla
bir tavır takınmaydı. Hem cinsimiz henüz kendisine insan demiyordu. Bu nedenle
ilahlar insan da değildiler. Tapınak buluşmalı ilk çapraz doğumlu melez çocuk
ürünlere insan dendi. İlahlar entegrasyon içinde hem de karşı gruba göre, kendi
grup temsilcisi olmakla; melezlerin de saygıladığı saygı duyulan arı (saf
temiz, rafine, katışıksız olan etnik) grup temsilcileriydi.
Demek ki kesim yerinden dönüşen ilk tapınaklar, ittifakı
yönetimin merkezi olmakla; ilahi kurul kararlarının alındığı kutsal olan; sözü
dinlenen, ilk gruplar arası ortaklaşmaların meclis (toplantı) yeriydi.
7- İttifakların her bir sosyal birimleri henüz birbiri
içinde oturur denli bir birleşme değildi. Bu nedenle ittifak eden grupların
ilah (yöneten, irade kullanan, takdir eden) temsilcileri, tapınak dediğimiz
kesim bölgelerinde bulundular.
Böylece ilk başlarda ittifakın ağırlık merkezi (yönetim
merkezini) dolduran ilahlar bu kutsal ve
yüce olan yerde bulunurlardı. İttifaka ve melezlere göre ilahlar yüce yerde
otururlardı. Yüce yerde oturan ilahların irade kullanmak için toplantıda oturdukları
yer ilahların irade temsilcisi oldukları kürsülerdi. İç içe olmayan ittifakın
sosyal yapısı tapınak bağlacıyla çevreden merkeze doğru (kesim alanına doğru)
yaklaşım oluşla; ittifakı bir deklarasyonun da (ahit) merkeziydi.
Kısacası tapınaklar hiç te bildiğimiz gibi nedenlerle içine
tapım yontuları koymak için inşa edilmemiş değillerdi. Aksine tapınakların inşa
olduğu zamanlarda ortamda ne tapılan vardır; ne de tapılacak olan vardır.
Tapınaklar ibadet merkezleri olmak için inşa edilmemişlerdi. Aksine tapınaklar
çok daha sonra ibadet ve panteon merkezi olacaklardı.
Köleci ittifaka kadar totem gruplarda ve ön ittifaklarda
groteski bağlamda bir mana anlayışı vardı. Ama bu hiçbir zaman dini anlayış
değildi. İnançla dini karıştırıyorsanız ona bir diyeceğim yok. Her din bir
inançtır. Ama her inanç din, değildir. İnançlar El mana anlayışıyla din eşeceklerdi.
Çünkü inancı olan bu mana anlayışının ne kurucusu vardır. Ne vaaz edeni vardır.
Ne de ortaklaşın bir tutum anlayış oluşla çevreye doğru yayılmaydı. Oysa
dinlerin vaz edeni, yayıcısı, çevreye zorla yayılması vardır.
Bu groteski olan inanıcı mana anlayışı etrafta kendisi gibi can
olukla ama görünmeyen. Kendisini görüp gözeten. Bazen de kötü davranmakla don
(görünüş değişen) ölmüş atalar ruhuydu. Bu groteski anlayışa göre atalar ruhu
iyi ve kötü şekilde totem kişilerine davranış yapıyorlardı.
Groteski inanç içinde ölmekle görünüş değişen atalar ruhu
inancı tesadüflerle kendilerini karşılaştırıp yaşayan kendilerine hizmet
veriyorlardı. Bu tesadüfler, kader gibi insana yapışıp kalmıyordu. Bu tür ruhların
kişisi sahiplik bilinci yoktu. Ve olmayan sahipliği içindekilerini de kişilere
mal mülk olarak, rızk diye vermenin başa kakması yoktu. Groteski inançla böyle
bir bilince sahip değildiler.
Groteski mana anlayışını içinde zaten var olan olayları aiti
olan kişileriyle rastlaştırma yapmaları dışında, yaratma gibi bir bilinçleri de
yoktu. İyi ve kötü rastlaşmalardan kaçınmak için büyü seanslı ritüelleri vardı.
Bu ritüeller tap ve iste değildi. İyi canları (ruhları) çağırma. Kötü ruhları
(canları) kovma seanslarıydı. Bu ritüeller de iyi bir ata ruhu başka bir kötü ruhlu
bir ruhun etkilerini önlüyor ya da iyi kendi iyi etkileriyle onları
karşılaştırıyordular (tesadüf ettiriyorlardı).
Bu seremoniler; yarını bilme, av yerlerini bilme eğilimleri
ile hastalıkları kötü ruh etkileri sanmakla hastalığı sağaltım yapmanın seanslarını
içeren ritüelleriydi. Var olanı var oluşuyla, kendi imgelerinde
anlamlandırıyorlardı. Mana anlayışının özü bu olmakla; dinle, dinlerle hiçbir
ilgileri yoktu. Dinler bu inançlarla ortaya çıkmamışlardı. Dinlerin ortaya
çıkış sebebi bambaşkadır. Dinler inançları da içine aldılar. Oysa inançlar
görüntü değiştiren; yaşayanlara göre deneyimleri olması nedenle seçmesini iyi
bilip, ölük yaşayan atalar; zaten var olan iyi ve kötü durumla bizi
rastlaştıran bir ruh anlayışı; inancıydı
Tapınaklar inşa olurken ne vardı. Üreten totem meslekleri
vardı. Totem meslekli ürünlerin takası vardı. Sosyal bağlamda da totem yasaları
vardı ki tapınaklar bu totem tabularını dönüştürmek için de vardı. Ortam
değişmedikçe totem gelenekleşen sağlam yasalardır. Ataların yaşam deneyimleridir.
Sosyolojik aktarımdır.
Bu nedenle kişiler benimsedikleri bu sağlam totem pusulaya;
neden sel oluşuyla değil de; sosyal anlak üzere öğrenme yoluyla sahip
çıkarlardı. Fazla enerji sarfına karşı kararlı durumda olmayı yeğlemiş olmanın
kendi bilmezi tutumu içindeki kişi süreci; sosyal öğrenme üzerinde öyle olması gerektiği
ile o sürece öyle sahip çıkar. Öyle oluşa öyle sahipliğin kişiler üzerine
yaptığı totemi etkiye; tabu diyoruz.
Her tabu totem etkiyle vardır. Totem konuşmaz. Avcılık
toplayıcılık döneminin özne nesnel kültür ürünüdür. Bu yüzden "önce söz
vardı" diye atalar mirası deneyimlerle; tabu olanlardan bahsedilir. Oysa
ilah üreten güç olmakla kendi başlarına ittifak kararı alıp, gruplar arası
tartışmaları başlatan bir mana anlamasıdırlar. İlah değişen ortamda totem
etkiye karşı oluşun var olmasıdır. Değilse ilahlara tapınmazlar.
Kısacası tapınaklarla birlikte ilahlar vardır. İlahlar
ittifak kararı alıp, artık kendi aralarında cinsel çoğalma yapamayan son totem
soy kişi temsilcilerdir. Kutsal tapınak buluşmaları içinde gruplar arası
ilişkiden; totem gruplar çaprazlamasıyla melezleri doğurmuş ve doğurtmuşlardır.
Daha sonra biyo kültürel totem gruplar çaprazı olan bu melezlere ilahlar
tarafından “insan” denecekti.
Ön ittifaklara kadar olan süre içindeki tarih boyunca “kesim
alanı, gruplar arası ortak algının oluştuğu imleç alandır”. Bu algıyı gruplar
arası yer ve besin kıtlığından ötürü oluşan düşmanlık ve yamyamlık tehdidi
oluşturmuştu. Bu tehdidi olan “imleç alanın”, “ortak algıyı” oluşan bir iki
konusu şunlardır.
1-En tehlikeli sulara (tehlikeli zamanı oluşacak eylem
alanına) )yaklaşılan yer olmasıdır. 2- Tehlikeli yer belirtisi olmakla
tarafların bu alan içinde sık sık bulunmaktan kaçınmalarıdır. 3- Tehdide
yaklaşıldığı halde, kaçınılan bu alanda; kaçınmaktan ötürü tehdidin de azalmış
olması nedenle; kesim yerlerinin güvenli yere dönüşmüş olmaları, buraların da
bir çeşit güvenli yer olmalarıdır. Tarih boyunca kesim yeri olan bu etki alan
sürüp gitmiştir. Üreten ilişkiler nedenle “uzaktan ortak algı” oluşumu fiili
oldu.
Belli referans değerleri ekseninde tümselen inşa ile gruplar
arası temaslarla; eylem özeğine dönüşen kesim yerleri; eğitim öğretim
süreçlerine de ev sahipliği yapılacaktı. Köleci süreç ile birlikte oligarşisi
içinde oligarşinin “El saygılıma tapımı” da tapınağa konacaktı. Somut ilahların
yerini El mana anlayışı ve onun sembolüne olan seremoniler tapınak içinde boy
verecekti.
Tümselen tapınak birleşmesi
de günü geldiğinde ilk doğumları verip, parçalanacaktı. Bu ayrılık ve
parçalanma içinde ilk aşamada saray yönetimi ile tapınak yönetimi birbirinden
ayrılacaktı.
(
Kesim Bölgesi 4 başlıklı yazı
Bayram KAYA tarafından
10.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.