Boşa bu caka, suçluluğun telaşı, tasa

Nebiyi nübüvvetle çıksan, tarihi hasa

Sen garip bir tarihin ürünüsün Süleyman

Bu çarpığı düzeltmenin telaşıyla feyman

 

Enfekte bir kaderi misyonla

Kolektif miras olana tamahtın

Her hayali groteski oluş merkezinde

Kişi kendini düşe korla dışlar, kişiyi her kesinde

Bu tamahınla, kişisi sahipliği kendine vesvese ettin

Sen bilmesen de

Böbürlenen yedi yüz hareminle kibre

Zenginliğin ile lütuf içinde olmaya niyettin

Nübüvvetten fazla şeytanlığın bundandı Süleyman

 

El ile en güçlü, en muhkem kılınırsın

Yine Süleyman, bu amansız yerin

Yel esmiş sel götürmüş olmaya zaafındır bu güç

Unutma bu zayıf yerin ile kırılırsın Süleyman  

 

Sırça saraya çekilme Süleyman

Sırça ile ıralı oluş; senin sağırlığın olur

Göz kamaşmasıyla da körlüğündür

Başın döner, halüsinasyonlar görürsün

Güçle zehirlenen hubris giyinişler içinde

Sen yüzerken bolluğun, karşısında cıbrın

Sağırlık, körlükle kişisi sahiplik; tamahın kadar olur kibrin

Kibir ile oluşun da kulağı sağır, gözü kördür

Durum görünüşle beliriş sırça saray azametidir.

Taşlanmak istemiyorsan sırça sarayda oturma Süleyman

 

24.12.2018

 

Feyman: Ahlakta olgunluğu amaçlama, iyi ahlaka yönelme

Cıbır: geçim darlığı çeken, yoksul, parasız, züğürt.

 

El kolektif oluşa karşı yaptığı yolsuzluğu zalimliği ve zulmü takdirce olan bir adaletle meşru etse de karşı tepkisi “zulüm karşısında direniş haktır” söylemli bir bilinç olacaktı.

 

Yani El’in adaletine direnç, bir haktı. Adalet keyfi takdirle rızk ve mal mülk vermenin ve mal mülk verme iradesini sürdürür olmanın şeytani kararıysa. Direnç, adaletsiz olunana karşı başka bir şeytani oluşla haktı.

 

Köleci olan beşerî sistemin öznel kaygılar nedeniyle oluşturduğu rızk gibi kendi özgün dili ile yapılandığı düzen içinde kişiler mala mülke ve rızka kul köle oluştu.

 

Rızk gibi kavramlar içinde rızka dayalı bir egemenlik kuran köleci sistem kendi mal mülk egemenliğine göre biçimlenmişti. Bu nedenle mal-mülk ve rızk verme egemenliği sürecinin baskın iradesiydi. Baskın iradeye karşı vaki olacak etki-tepki de egemen oluşa karşı kendi sağlamasını dengeye götürecek olan açılımın karşı kavramlarını verecekti. Ezilenlerin etkiye karşı direnç yapmasıyla oluşacağı tartışma ve mücadelesi de karşıt tepki olmakla doğru ve olasıdır.

 

Yeni biçimleniş elde olan kumaştan; elde olan kumaşa göre biçimlenecekti. Ama siz bu karşıtına göre oluşan dili genel bir sistem dili sanıp; bunun içinde kalıp, bu kalıpların dışına çıkmayacaktınız. Karşıtına göre oluşma evrenseldi. İnsan özneli karşıtına göre sömürücü oluşma evrensel söylem değildi. Bu kalıpları kutsayıp; bu öğrenme ve öğretme kalıplarını genel geçer gerçeklik saymanız da doğru olmayan bir olasılıktı.

 

Etki ve tepkiyi salınımlarını iletmeyi, sınırlı sonlu yalıtımlı düzenlenişi vs. hayatın tanımı saymak en büyük hatadır.  Hayatlar genel var oluştan sonra ve genel var oluşun dallanan çatallanan herhangi bir taksonudurlar. Etki tepki, dalga ve parçacık belirmeleriyle oluşun iletmesini; sınırlı sonlu ve gelip geçici yalıtımlar içinde olmanın düzenlenişlerini bırakın hayatın mahfuzu olmasını, var oluşun esasıdırlar.

 

Nesneler parçalı olgu olay akışlı aynı ortak özellik yöntemi nedenle denge ve dengesizlikleri içinde zorunlu olarak birbiriyle girişirler. Bu etkileşme girişme etki tepki ortaya koyuştu.

 

Etki tepki ortaya koyuş, kendi üzerine kendi etkime ve çevre alan üzerine etkimeydi. Bu etkileşmeler hayat üzerinde atom gibi moleküler düzen ilişkileri gibi ilişkiler dışında bir de sosyo-toplumsa tinsellik, kortekse dek ikinci, üçüncü vs. yoldan da üst düzey ilişki ve bağıntıların her bir girişmesine dönmektedirler.

 

Benzemezler arasında benzerlerine eğim eden aitlik duygusu. Groteski mana anlayışlı düşünme. Temel bencillik güdüleri gibi eğim edişler kişinin kendi üzerine ve kişinin çevresine doğru kendi alan etkisi olmasıyla bu etki sel durum kişiden çevreye doğru bir yönelimdi.

 

Aynı biçimde kişilerden de kendisine doğru benzer alan etkisi girişmeli çevre yönelmesi olucu etkileşimleri vardı. Bu etkileşmelerle kişide ve çevresinde kesişim girişmeli frekans uyumu ve kesişen girişen dalga uyuşmazlığı vardı. Uygunlaştırmalar vardı. Din bunların soyutuydu.

 

İnsan ile ilişki kurmanın en temel yollarından birisi de duygu, düşünce inanç ve kabuller üzerine bağlantı ve bağıntı kurmaktır. Duygu, düşünce mana, kabuller gibi soyut enerji İnsan eylemlerinin hem kendi üzerine kendi eyleminin etkisi olmakla; hem de bu eylemin başkası üzerinde etkimeler yapıcı bir etkisi vardı.

 

İnsanın kendi düşüncesi, kendi duygusu, kendi mana anlayış ve kendi inançları ilk elden kişinin kendi üzerine kendi etkisidirler. Karnı aç kişi açlığını yiyecekler olmakla tasavvur ettiğinde kişideki ağız sulanması bile kişinin kendi üzerine kendi etkisidir.

 

Aç ve yiyecek bulamayan bir insanın yiyecek bulma tahayyülü kişiyi dışa dönük bir eyleme yöneltir. Dışa dönük olası eylemlerden biri de emek gücünü kaptırmakla başkasına ait olan yiyeceği kapması, darp etmekle ele geçirmesi vs. kişi eylemlerinin başkası üzerine doğru olan etkide bulunmasıydı.

 

Kişinin sığınacağı en temel düzlem bencilliktir. İnsan, bencilliğini yok edemezdi. Ama insan bencilliği ile yetinip orada da kalmamıştı. Kişinin bencilliğini güden ne varsa, kişi herkeste ortak olan bu bencillik güdücülerinin kişiye verdiği duyguyla, düşünceyle, mana anlayışıyla yaptığı empati; kişinin empati yapmasıyla kişide bu empati olan duyguların, önce kişinin kendi üzerine kendi etkisiyle kişinin bu empatisini dışta ortaklaşan duygu, düşünce ve eylem birliği yapmasına çok çok yetmişti.

 

Hayat bunca akıcı girişicileriyle referans düzenli salt bencillik düzeyi içinde kalamazdı. İnsan kendi üzerine kendisi etkimeli duygu düşünce mana anlayışı gibi ortaklaşmasının girişicilerini kullanmayı başardı. Hemcinsler kendisi dışında ve kendisi gibi olan hayatlarla ortaklaşan yardımlaşan, üreten ve paylaşan bu temel bencillik güdücülerini, bir tür girişme süreçleri yapmıştı. Bu girişme süreçleri sosyal oluştu.

 

Hemcinsler sosyal oluş sonrası içinde kendi dışında ortaklaşan kolektif bencillik alanları inşa etmişti. Hemcinsler kendi bencilliği üzerinde kalmamakla insan olmuştu. Ne var ki hemcinslerimiz kendi dıştan ortaklaşan algılarla bencilliği üzerine önce sosyal benciliği, sosyal özneyi, sosyal bilinci ve sonra da toplumsal özne ile toplumsal bilinci ve toplumsal benciliği inşa etmesi ile inşa üzerinde yükselip, yücelmiş ve insan olmuştu.

 

Hemcinsler bencillik gibi temel referansları dışında yükselme olan hayatla, bencillik düzeyinde kalmamıştı. Hemcinslerin yücelip yükseldiği üreten ilişkili süreç, bu yücelmenin ana temasını oluşuyordu. Hemcinsler bu bencil ana tema üzerine hem çevrelendiler, hem de üreten ilişkili ana tema kişi düzlemli bencilliği sosyal ve toplumsal düzlemli bilinciyle, kolektif ruhlu bencilliğin gerisine attı.

( El İle Gelen Azamet 1 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 25.12.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu