Doğadaki nesnelerin özünde olan bir değişme nesnelerin biçim ve özelliklerindeki bir değişme olmakla kimyasal değişmeydi. Örneğin yanmış bir kâğıt artık sadece karbondu. Fiziksel değişmeler nesnelerin özünü değiştirmezse de kimi biçimsel ortam değişmelerine neden olabilirler. 

Örneğin bir yerin bitki örtüsü değişikliği; iklimi ve eko sistemi değiştirir. Bir yerin manyetik alanının değişmesi sadece biçimsel değişmeleri verir. Örneğin, basınç gibi fizik alan etkinin değişmesi oluşur. Sıcaklık, soğukluk, nem gibi bağıl durumların değişmesi olur. Yüzey alanının vs. değişmesi iklimsel değişmeler ortaya kor. Ama bunlar o şeyin özünü değiştirmek değildi.

Sosyo toplumsa olaylarının değiştiricisi o sosyo toplumun yaşam şekliydi. Değişme de biçimsel değişmeler olmakla fiziki (görünüş) değişmelerdi. Hiçbir sosyo toplumsa değişme sosyo toplumu ortaya koyan kişi bireylerini özünden değiştirmez. Sosyo toplumsa değişmeler genelde üreten ilişkiler üzerindedir. Paylaşma üzerindedir. 

Üreten ilişkiler ve paylaşım üzerindeki değişmeler yaşam alışkanlıklarının değişmesidir. Adalet, hukuk gelenek, görenek değişmelerindedir. Şehirleri peyzaj ve planlamalarda şunda bunda değişmelerdir.  Bu değişmeler fikri hayata ve mantık kurallarının değişmelerine de geçişir. Ama beyin toplacını değiştiren değişmeler değildirler. 

Günümüz içinde sosyo toplumlar üretim hareketiyle yaşamlarını oluşturduklarına göre günümüzdeki sosyo toplumların ortam değiştiricisi “üretim hareketi ve buna bağlı bilimsel çalışmalar, araştırma geliştirme, tasarım ve inovasyonlardır.

İnsan biyolojisi gereği özü tümden bir kimyasal değişmeler ve kimyasal sentezlerin süreciydi. Elbette bu kimyasal değişmeleri ve kimyasal sentezleri ortaya koymanın belli bir fiziksel şekli vardır. Buradaki yaralanma yırtılma gibi hasarlar fiziksel değişmeler se de organların ve süreçlerin özünü değiştiremezler. 

Elbette yine buralarda kalbin büyük küçük oluşu; al ve ak yuvarların sayısındaki azlık, çokluklar; karaciğer ve akciğerin daha az bir alana ya da daha rahat bir alana sığışması gibi fiziki ölçeklerdeki değişmeler organların çalışmasına olumlu olumsuz katkılar verecektir. Ama bu organların çalışması özünden kaynaklıdır. Yani fiziki nedenlerle değil, kimyasal nedenlerledir.

Fiziksel değişmeler vücut gibi sistemlerde alan değişmesi, hacim değişmesi gibi fiziki olan biçim sel değişiklikler yapar.  Alan ve hacim değişmesi organın çevresinde ve organ üzerindedir. Organların işlevi değişmeyecekse de işlevi ortaya korlarken organın çalışması daha rahat ya da daha sıkıntılı durumlar içinde olacaklardır. Benzer olaylar kalabalık ve dar alan ve hacimlerle sosyo toplumlarda da görülür.

Organların çalışma alanları ve ortamlarındaki kimyasal olgularının engelsiz gerçekleşmesi içinde, ortamın yeterli yüzey alanına ve hacim genişliğine sahip olup olması fiziksel bir bağıntıdır. Gereğinden fazla fiziki ortam olması fazla enerji sarf edilmesi olacağından fiziksel değişikliklerin kimyasal sürece görev artırıcı veya görev engelleyici olması ile söz konusu olur. Fiziksel değişme kimyasal gerçek eşmelere vesile neden dediğimiz etki ile katılır.

Kişi özne nesnel emek gücü girişmeleriyle sosyo toplumun enstrümanıdır. Elementleridir. Sosyo toplumsa süreçlerin özne nesnel bağdaştırıcı olmakla yapısalcısı kişisidir. Kişi özde kimyasal değişimlerin eseri olucudur. Sosyo toplumda özde olan kimyasal süreçlere dıştan enerji sağlamalı bir konsorsiyumdur. Bu nedenle kişi enerji sağlayıcı polar bağ etkilerle özde değil ama dışta sosyo toplumsa sürece katılır. 

Böylece kişi sosyo toplumsal özne nesnel etkilerle ya da sosyo toplumsal madde ve mana ile olan içte özüyle kimyasal girişmeni bir enerji düzenli varlık; dışta sosyo toplumla ikinci bir fiziki biçimlenişle ve fiziki değişmeleriyle olmayı da başarır. İnsan, sosyo toplumunun öznesi, eylemlisi ve enstrümanı olan element er kişisini daha çok fiziki değişim üzerinde eylem ve mana etmektedir. 

Fiziki değişimli eylem, yaşantı ve deneyimler kişinin öznel bilincini oluşmakla manaya dönüşmektedir. Mana ile nesnenin girişmelerini imge dalga ve özne söylemi içinde de yazımın başından beri zaten vurguluyorum. Sosyo toplumların kimyasal değişmeleri söz konusu bile değildir. Bu nedenle geleceğin inşası fiziki değimeler üzerindeki öznel değişmelerle kazanılan yetenekler içinde ortaya konacaktı.

Özne eylem kılavuzu ise nesne eylemin kendisiydi. Ya da dalga akışın eylem bilinciyse, parçacık eylemin biçimlenişin kendisiydi. Eylemsiz kılavuz; kılavuzsuz eylem olmuyordu. İmge eyleme eylem imgeye bağıntıydı. Biri değişerek öbürü olandı. En az iki element er bağıntısı olan ilişki iki element er arasındaki bağ ve düzenlenim bilgisi olan birbiri üzerine bir modülasyondur. Ya da bu bağlaşma arada örgütlenme olan zorunlu düzenlenirler kurallı çekimler yasasıdır.

Her bir bağı yapan her bir bağ ilişkisi, bir birim bilgidir. Bir birim bilgi de her bir bağı yapan her bir eylem ilişkidir. Düzenli yapılar toplam bağ enerjisi kadar bilginin toplamından biraz daha fazla olması ile bu özel bağıntı, sinerjindir. Birleşen durumla örgütsel oluşun kendi kendisini çağıran durumları ise sistemin bilişsel oluşudur. Bilişsel oluş temadandı parça bağıntıdandı.

Sosyo toplum içinde element er oluşu simgeleyen kişi hem bir sentez ve örgütlenme durumla işlevdir. Hem de dışta başka bir kişi ile organik bağ ilişkisidir. Taş, araç, gereç gibi işlevli durumlarla mekanik işlev bağ yatkınlığı içinde kişinin bağıntı kurması bir kişiyi eleman ya da element er oluşla davrandırır.

Sistemin sentezini ve sentezcilerin bir arada oluşunu ortaya koyan bağ enerjisi sistemin düzeni ve düzen bilgisidir. Düzen bilgiye bağlı kaldığı sürece sistem örgütlenme modülasyonuyla bir bilginin bağ kuvveti çevresinde ki ekseni dönme ve döngüleriyle çevrim içinde olur.

Sistem dönmeye başlarken merkezle merkez arası alanda oluşan merkezkaç kuvveti nedenle element er yükler ve bağ enerjisi epey bir gerilir. Gerilme ekseni alan çevreyi eksen etrafında büker. Bükme eksenin alan çevresini merkeze doğru çekip sıkıştırmadır. Ağırlaşan sistemin merkezi, ağırlaşmanın bağ enerjili burgaçlarıyla döner. 

Burgaçlar çevrimiyle dönen sistem merkezi, alanı merkeze doğru bükerken eylemsizlik yasası karşımıza çıkar. Bükülen alan o bükülme hareketini bükülme yönündeki düz bir çizgi üzerinde sürdürmek ister. Oysa bükülme düz çizgi doğrultusunda değil eksen etrafında dairesel olmaktadır. 

Sürekli bükülme ve bükülenin düz çizgi üzerinde gitmek isteme zıtlaşması her bükülme ve düz çizgi doğrultusunda olma karşılaşmasında savrulma ortaya çıkarır. Bu savrulma ya da merkezden kaçma esnasında bu kez de merkezle çevresi arasındaki “gerilen bağ enerjisi” devreye girmekle savrulmalar eksenden (merkezden) kaçmaya dönüşemezler. 

Doğru çizgi üzerinde devinme eğilimi olan kuvvet ile sürekli bükülen eksen çevriminden oluşan büken kuvvet birbirine karşı zır kuvvet olmaları nedenle merkezle çevre arasındaki alan içinde olanlar da merkeze düşme etkilenmesi de oluşamaz.

Merkezin eksen etrafındaki çevrimi eylemsizlik yasası nedenle elemanlarına kütleden savrulan parça etkisi uygular. Element er kişi bu böylece kütle merkezine düşmez. Dönmenin yaptığı bükme kuvveti oluştuğu an doğru çizgi üzerinde hareketine devam etme eğilimi de ortaya çıkmakla iki zıt kuvvetler birbirini yok ederler. 

( Sistem 12 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 8.09.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu