Sen, şu ömrümün hayat sevinci rüzgâra karışan hazan yaprağı saçlarına konsaydım beni alıp da koklar miydin?
Fırat güneşi gibi penceremde açan gonca gururla göğsümde taşıdığım bayrağım şimdi seninle küçük suda olmak vardı birlikte yürüyüş yapar Boğaz'dan geçen gemileri seyrederdik.
Anlımda kokladığım gül, kanıyor belli ki kokusundan yağıyor sitem yıkıldı diyorsun, aşkımızın sıcak sevişmeleri sen, kalbimde imlasını şaşıran imkansız şelale tuz tadındaki gözyaşlarıma takılma hani şu dağlarda kar olsaydım türküsünü söyle bana yeniden sevdir bana sevmeyi sevilmeyi sorma zalim, geriye kalanı iyi tanırsın yüreğimin saçaklarında konaklayan o sevda yüklü ak güvercinleri.
( Rüzgara Karışan Hazan Yaprağı başlıklı yazı Öz tarafından 9.09.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.