Benim, bir dünyam vardı.
Pembe düşlerdendi, ülkeleri
Şehirleri,
Evleri.
Ara sokakları, hatta caddeleri.
Moderndi, insanların giydikleri yedikleri içtikleri.
Kayboldu.
Kayboldu bu dediklerim içindeki yaşayan insanlarla birlikte.
Yok, oldu ortadan.
Yok, oldu, neden kaybolduysa bu dünyam.
Derler’ ki şimdi bana, kime sorsam.
Böyle bir dünya yok ortada.
Ne o, öyle ülkeler var ne de şehirler
Ne dediğin şehirlerdeki, önü bahçeli evler, parklar sokaklar var.
Yok oldu, senin nefes bile aldığın ormanlar.
Yok oldu, ortadan.
Hele o senin bildiğin o saf İnsanları sorarsan!
Kimi kaderini seçti yolda sokakta açlıktan kıvranır oldu.
Kimi seçti, el kapısındaki bolluğu
Kimi 'de, koltuğu,
Kimi seçti, güçlüye zengine yağcılığı.
Yok, oldu, dünyanla birlikte bütün pembe düşlü dünyandaki insanlar.
Ha bir’ de, haramiler türedi.
Doldurdu kasasını, zengin etti bütün sülalesini.
Kalmadı, harama el sürmeden yaşayanlar.
Yazık olmuş, hayallerime.
Yazık!
Yazık olmuş, benim pembe düşler içindeki dünyama.
Bakıyorum’ da şimdi.
İnsanlarda sevgi saygı diye bir şey kalmamış, suratlar dersen
Dört karış.
Oysa güzeldi, güzeldi benim pembe düşlü dünyam.
Şehirleri vardı, yeşillik içinde.
Ve
Evleri vardı bahçeler içinde.
Denizlerim vardı berrak, kumsalları dersen ter temiz.
İnsanları, saygılıydı.
Modern giyimliydi, birbirlerine karşı hepsi güler yüzlüydü insanların.
sonra bir de,
Komşuluklar vardı, evlerde.
Ülkeler vardı, kardeşlik dostluk barış içinde.
Kaybolmuş.
Benim pembe düşler içindeki, dünyam kaybolmuş.
Yazık olmuş, dünyama.
3 Eki. 17
Ahmet Yüksel Şanlı er