Kaptırma gönlünü sanalsa eğer,
Aşkım dediklerin el olur bir gün.
Ederinden fazla verirsen değer,
Dökülür gözyaşın sel olur bir gün.
Güvenme varlığa, saraya, hana,
Aldırma makama, şöhrete, şana,
Felek bir vurdu mu devirir yana;
Tükenir sermayen, pul olur bir gün.
Aldanma boyuna, deli çağına,
Böbürlenme bir bak; solun, sağına!
Sırtını yaslasan Bolu Dağı’na,
Tünel kazarlar da yol olur bir gün.
Gözlerin elaymış, kaşların kara,
Al al yanakların benzese nara,
Kirpiklerin açsa sinede yara,
Saçların dökülür, kel olur bir gün.
Halatım, zincirim, ipim var deme!
Çelikten açılmaz kapım var deme!
Bir dolu samanlık sapım var deme!
Tek kibrit çöpüyle kül olur bir gün.
Kıymetini bil şu ağacın, yaşın,
Rahmet kesilir de yağmazsa kışın,
Yetişmez buğdayın, tükenir aşın;
Yemyeşil toprağın çöl olur bir gün.
Alışma beleşe, hazır lokmaya,
Kalkışma yurduna, nifak sokmaya,
Olur ki, eğrilik seni çekmeye!
Kırılan bindiğin dal olur bir gün.
Alaca sözlerin bal olmasa da,
Sana diken düştü, gül olmasa da,
Kim bilir bu ay, bu yıl olmasa da;
Konduğun yer tahta sal olur bir gün.
21.10.2017
Muhittin Alaca