Beden ve Ruh Bağları
Ruh,
duygusallığın olduğu kadar düşüncenin de yankısıdır; gönlü geniş ve erdemli
bilgeliğin düşünsel dinginliğinden dönen ruhsal yankı huzurun bestesi gibidir. Kötü
ruh veya ruhun kötü hâli kadersel oluş dışında kendini bilmez düşüncenin ve
bencil gönül kapatmanın neden olduğu acının kimyasıdır. Kötülüğü olumluya ve
iyiye ıslah edecek düşünceler ve duygular ruhun huzur kimyasını sentezler.
Düşünce her ne kadar ruh hâlimizi etkileyen
güçlü bir bedensel etkinlik sayılsa da, bedensel ve ruhsal varlık nedenimiz gene
de düşünebiliyor olmamız değildir. Düşünmesek de bedenen ve ruhen varızdır.
Ancak, düşünme yetimiz enerjisini her zaman bedenimizden alır ve bu enerjiyle
ürettiğimiz düşüncenin özgürlük namusu da ruhumuzun huzurlu varlık nedeni
olur. “Düşünüyorum, öyleyse varım”
sözünün düşünmeyenin bedenen var olamayacağı anlamı içermediği apaçıktır. Ancak,
düşünmeyen bedeniyle insan opera sahnesinde vals müziği eşliğinde tepinip
anıran ‘eşekten’ ileri bir varlık sayılmaz. Bencil bir cimrilikle sadece kendi
varlık çıkarı için düşünmekten yankılanan ruhuyla insan operadan anlayabilir
de. Ancak, var olmaktan ileri insan olmuşluk hâli, alabildiğine özgür ve
erdemli düşünceden yankılanan ruhumuzu herkes ve her şey için varoluş müjdesi
yapabildiğimiz kadardır. Ruhunu bencil bir cimrilikle sadece kendi varlık çıkarını diri tutacak kadar
dışa yansıtan insan bedensel varlığından ileri yaşamaz…
Ben
insan ruhunun bedensel kimya işlencesinin açığa çıkardığı duygusal ve düşünsel
enerji salımı olduğuna inanırım. Ruh, bedensel varlığın kendine duygusal ve
düşünsel işlevsellik nedeni yaptığı kimya işlencesinden yayılan enerjinin
tümüdür. Ve tabi ki bu enerjiyle oluşan kendini bilmiş
bilinç de bedensel ve ruhsal varoluşu bilgi işlemle tasarlayan bir irade olmak
ister. Bana göre, bedenin ölümüyle birlikte ruhun zaman boyutunda kendini var
eden somut kimliği de kaybolur. Yani ben öldüysem benim ruhsal bozukluk ve
ruhsal erginliğimin somut belirtileri benim kişiliğimle duyumsanır olmaktan
çıkar. Beden öldüğü andan daha ileri zaman boyutuna etki edemeyecek kadar
hiçleşir; ancak, ölen bedenin ruhu kendini hatırlayan diğer bilinçlerin
taşıyıcı gücü kadar daha ileri zaman boyutlarına izdüşümünü bırakabilir. Ben
bunu ruhun bedensel ölümden sonraki pasif yaşam biçimi sayarım; yani var olan
tarafından bilinçsel işlevsellikte kullanılan ‘bilgi enerjisi’ olarak ölüm
sonrası zaman boyutuna taşınır. Güzel hatırlanmak için güzel ruhlu yaşamak
yaşantının mutluluk nedeni olacağı gibi ruhsal enerjiyi de ölümden sonrasının
hayrına miras bırakan bir tercihtir.
*"Bir de sana ruhtan
soruyorlar, de ki: ruh rabbımın emrindendir ve size ılimden ancak az bir şey
verilmiştir" isra 85.
Buradan şunu da anlayabiliriz: "Ruh, Allah ilmi
emirlerindendir" sözünden yola çıkarak ruhun kişilik özgünlüğü, yani
varoluş ahlâkı olduğu söylenebilir.
Muharrem Soyek