Yağmur çiselemekteydi. Serin havada caddeler boşalmış iç mekanlar dolmuştu. Pastane tıklım tıklımdı. Baristalar nefes almadan çalışıyordu. Garson büyük bir özenle fincanları bıraktı. “Başka bir isteğiniz var mı?” Adam kahvesini karıştırırken “İstekler sonsuzdur,” deyip gülümsedi. Kadın olup biteni şaşkınlıkla izliyordu. Garson yanlarından gidince büyü bozuldu. Kendine gelip kremayı kaşıkladı. “İlk buluşma için ağır kaçar mı bilemedim ama bir yandan da merak ediyorum. Siyasi görüşün nedir?” Adam bakışlarını kadının gözlerine çevirdi. Rahat bir tavırla kahvesinden bir yudum içti. Damağında tadı hissediyordu. Söyleyeceklerini kısa bir süre aklından geçirdi. Cevap verecekken caddeden yükselen ani bir fren sesi içeriye doldu. Müşteriler pastanenin önüne merakla çıktılar. Genç bir erkek yolda uzanmış inliyor, şoför telaşla telefonda konuşuyordu. Kadın adamın koluna girdi. Üzgündü. Adam kadının kulağına fısıldadı. “İnsan sağına soluna bakmalı.”