Ağır aksak ilerleyen saatin
Akrebi bozuk
Yelkovanı derbeder
Tik tak sesleri isyankâr
Koparılıp atılan takvim yapraklarında
Günler perişan
Aylar yılgın
Yıllar bitik
Suskunluk zamana oturmuş
Geceyi kaplayan sessizlik misali
Yaşam zamanda yitik bir zerre
Zaman ağırlığını yaşama vurmuş
Kalem hükümsüz kalınca
Kâğıt buruşturulup atılır
Harflerin düzeni bozulunca
Kelimeler anlamını kaybeder
Söylenenler anlamsız olunca
Sözler boşlukta uçuşur
Kendime bakıyorum
Akıp giden zamanın neresindeyim
Yâda zaman da ben neyim
Bulamıyorum kendimi
Zamanda bir zerre bile değilim
Şimdi soruyorum kendime
Ağır aksak olan ne
Saat mi?
Takvim yaprakları mı?
Yoksa zamanda akıp giden yaşam mı?
Akrebi, yelkovanı olmasa da
Ama sesli, ama sessiz
Saat hep tiktaklarını vuracak
Takvim yaprakları koparılsa da
Ama zahiri, ama izafi
Yerini yenileri alacak
Oysa yaşam öyle mi?
Geçen yaşam geri gelmeyeceği gibi
Biten yaşama yeniden başlamak mümkün mü?
Belki yazdıklarım çok saçma
Ama yaşamda çoğu şeyler saçmalıktan ibaret değil mi?
Saçma olmayan bir şey varsa
Oda insanca yaşamak ve sevgidir.
Birde yaptığın iyiliklerdir
Gerisi zamanda yaşanan saçmalıklar değil midir?