Ağustosböceği... hesabını bilmez; yarını düşünmez; keyfine düşkün, havai, günübirlik takılan serseri...

Karınca ise aksine: hesaplı kitaplı; mazbut, çalışkan, disiplinli, üretimsiz zaman bilmez, yarının rızkını bugünden hazırlar; tutumlu ve tedbirli... 

La Fontain'in Karınca il Ağustosböceği masalında karınca iyi insan örneği yapılmıştır. Ağustosböceği yaramaz ve kötüdür. Bu tanımlamaların ikisi de insana yakışır örnek yapmaz. Ne olumlu ne olumsuz. Aslında her canlı kendi gerçekliği içinde değerlidir. Bu masala aldanıp da ne karıncayı yüceltmeli ne ağustosböceğini yermelidir.

Karınca fedakâr ve yaratıcıdır. Koloni larvaları kışı atlatıp yaza ergin karınca çıkabilsin diye bütün bir yaz yiyecek depolar. Kendisi zaten ikinci bir yaz göremez. Larvaların yetişkin karınca olması için kendini feda eder bir bakıma. Bu fedakârlık aynı zamanda kendi neslinin yaratılma nedeni olur.

Ağustosböceği de kendi gerçekliğinin en doğru varoluş somutluğundadır. Onun kış hazırlığına ihtiyacı yoktur. Çünkü onun ömrü bir yaz mevsiminde birkaç haftalıktır zaten; bu da çiftleşme gereğidir. Ağustosböceği aslında toprak içinde yıllarca kurtçuk olarak yaşar. 2000 türü vardır ve çekirgeyle akrabalığı yoktur. Daha çok gece kelebeğine yakındırlar. Dişi ağustosböceği yumurtalarını ağaç dalları çatlaklarına bırakır. Çatlayan yumurtadan çıkan larvalar toprağa düşünce toprak altına geçip ağacın kök özsuyuyla beslenirler. Yıllarca böyle kanatsız yaşarlar. Sonra bir yaz birden kanatlanıp "cır cır" öten ağustosböceği oluverirler. Ötenler erkek böceklerdir. Erkek böceklerin yanlarında ve kuyruk bölgelerinde bir adet ses çıkarma organı bulunmaktadır. Bu organ bir davul görünümündedir. Şimdi kalkıp da kim ağustosböceğini kınayabilir ki? O kendi gerçekliğinin en iyi örneğidir.

İnsana gelince iş başkalaşır. İnsan nice kışları kendi nesliyle geçirmek üzere bir üretim ve tüketim işini sürdürmek zorundadır. Yani hem kendini hem neslini gelecekte de var etme işindedir. Gene de masallar zaten gerçeğin anlatısı değillerdir. Masal, insanı düşündüren hayal gücünü yükselten bir anlatıdır. Masaldaki karınca ve ağustosböceği hayalde insan olmuşlardır. Bunu bilince geriye sadece verilmek istenen öğüt kalır. Ancak bu masalda verilmek istenen öğüt de sorunludur. "Ağustosböceği gibi yapmayın, karınca gibi olun" denmektedir. Oysa sadece çalışıp üretmek ve yarın için mal mülk istiflemek insan için özenilecek bir yaşam biçimi yapılamaz. İnsan arada bir çala oynaya eğlenmelidir de. Bence insana yakışır olan varoluş tarzı hem karınca hem ağustos böceği olabilmektir.

Muharrem Soyek
( Karıncayla Ağustosböceği başlıklı yazı M. Soyek tarafından 24.11.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu