Bırakın ağlayayım beni bana bırakın
İçimde tükenirken umutların varlığı
Ruhumun hissiyatı acıya daha yakın
Bağrımın ortasında katre katre darlığı
Nasıl anlatılır ki bu bitmeyen rayiha
Ulaşır mı iştiyak aydınlanan sabaha
İstemem sanıyordum bir nebze ihtiramı
Hesapsız kalmış her şey geçmiş gitmiş hâsıla
Çizmişler üstümüzü neyleyim böyle namı
Yolları ayrı çile yıpratıyor her sıla
Siz ki ağlıyorsanız gözünüzde nem mi var
İnsan yalnız kalırsa bundan büyük gam mı var
Gökyüzünü seyretsem üstüme düşer yüzün
Saçlarında tarifsiz zamanın iştiyakı
Tadını bilemem ki sofrada yoksa tuzun
Visali besliyorum anlamadım firakı
Ezilir gururumuz böyle sancı çekerim
Kıyımda aşk denizi önünde diz çökerim
Kaç vakittir ben böyle derbeder geziyorum
Ayaklarım vuslatın izlerini kazmakta
Acımadan geçmişin üstünü eziyorum
Derdimi dinleyen yok kalem varki yazmakta
Ey ömrümün cevheri ey ömrümün rüyası
Seni bildikten sonra unuttum ihtirası
Âdemi düştü gama yoruldu sanma sakın
Özlemin tutuşuyor kalbimin köşesinde
Eğer yalanım varsa adımı anma sakın
İsmimiz bir yazıldı aşkın bileşkesinde
Tebessümler eskimiş yüzümün kıyısında
Kervanlar unutmuşlar bir Yusuf kuyusunda
Âdem Efiloğlu