Bence aşk herkesin kendi doğasında üreyen çok özel bir şey. Aşk toplumsallığın ötesinde, hatta bireysel varlığı bile reddedebilecek kadar tutkulu, iki kişilik bir özgürlük ilanı sanki. Aşk asla iki kişilik bir yalnızlık değildir. Herkesi gömüp "Leyla’yı" sevmenin aşkı yücelten bir yanı yoktur. "Leyla’nın" bahanesiyle bütün dünyayı sevmektir aşkı yücelten ve aşk ile yaşamayı erdem yapan meziyet…
Aşk, muzaffer bir komutan gibi kalbin kapısına dayandığında karşı koymak ne mümkün...
Saygı ve anlayışın güven içinde olduğu yerde sevgi hiç bitmeyen bir aşk masalı olmaya hazırlanırmış.
Aşk bir anlamda kendini hesapsız paylaşabilmenin huzur duyumundaki hazzın adlandırılmasıdır. İnsan kendi benliğini başka birisiyle teklifsiz paylaşmaktan doğal olarak korkar. Aynı biçimde, başka birisinin benliğini teklifsiz kendisiyle paylaşıma sunmasından insan gene doğal olarak korkar. Korkmayınca aşk oluyor işte. Aşk doğal varlığın, yani bedensel varlığın cinsel haz duyumu değildir; aşk, insanın en yüce ruhsal varlık üretimidir…
Aşkın sevgi bahçesi bakım ister; taze baharla şenlik ister. Bu yüzden aşkı gönül bahçesinde ağırlamak isteyen hep sevgi tohumları ekmeli ve nefret otlarını ayıklamalı.
Âşık olduysanız eğer, kendinizi güvene-bilinir yapın ki aşkın çiçeği samimiyetinizin sıcağına en görkemli hâliyle açılabilsin; onu gönül bahçelerinde sevgiyle sarıp saygıyla koklamayı ihmal etmeyin. Sahiplenmede şefkatli ilgiden ileri geçmeyin; çünkü aşkın tapusunu benlik kaydına alabileceğinizi düşündüğünüz an aşk çiçeği vazodaki her hangi bir çiçeğe benzemeye başlar...
Kimse âşık olduğu birine aşkını dayatamaz; sadece kendini tanıtabilir. Tanışıklık sırasında aşkın varlığı karşı tarafta ya hissedilir ya hissedilmez; karşı hisler gönül evinde saygıyla ağırlanmalıdır. Aşka aşk ile eşlik etmek her gönlün kendi iradesi olduğunda aşk gerçek kimliğini bulur.
Beni kendinden soğutmak için biten ilişkimize yeni bir şans veren merhametli sevgilime minnettarım.
Kalbe düşmüş bir aşkı uzun zaman bekletebilecek bir acı tanrısı yoktur.
Kalpten düşen bir aşkın acısı da tanrının cehennem korlarına düşürdüğü gözyaşıdır.
Aşk, acıyı bile güzel duyumsatabilen sanatsal bir tutkudur.
Aşk gönül soframıza oturmuşsa ve biz ona yalancı dolmayı zeytinyağlı dolma diye yutturmuşsak, aşkın acısını tatmak kaçınılmazdır.
Aşk acısı katmer, katmer… Şeytan diyor, “bu aşka bir son ver”… “Zaman diyor, aşka bir fırsat ver”… Kalbim diyor, “sevmekten mutluysan eğer, aşka sonsuzluğu ver”...
Kalbinin kapısını kır ki, sevgi aşk ile geldiğinde çilingir aramasın...
Hayatın soğuk ellerini ısıtan en güçlü duygu aşk, en yaşanılası arzu aşka giden özgürlüktür.
Hayatın karanlığında kaybolma korkusunu yenebilecek en güçlü duyum aşk ateşidir; bu ateşin karanlıkta yangın kapanına dönmesini engelleyecek olansa özgürlük bilincidir.
Muharrem Soyek
(
Aşk Üstüne Birkaç Özdeyiş Denemem başlıklı yazı
M. Soyek tarafından
8.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.