Gökyüzü hangi
renk, yeşile yakın,
Gel gör ki ağalar,
sarı diyorlar,
İnanma istersen,
bir tavır takın,
Urgana un
serip, kürü diyorlar.
Çimenle kaplıydı,
onca düz alan,
Şehirler kuruldu,
yuvalar talan,
Çöpleri toplasın,
geride kalan,
Temizle
pisleşen, yeri diyorlar.
Talihin sırası,
gelince bize,
Vururlar şamarı,
üşüyen yüze,
Yorulduk duralım
der iken düze,
Savurup tekmeyi,
yürü diyorlar.
Ne omuzdan
çektik dili kopardık,
Ne dalında
duran gülü kopardık,
Ne arıyı
üzdük, balı kopardık,
Menzile varırken,
yarı diyorlar.
İnanmam vallahi,
fakirim desen,
Eksilmez hiç
korkma doludur kesen,
Doymaz ki
işkembe, dünyayı yesen,
Ne yersek midenin,
kârı diyorlar.
Bu keser
dönmez hele de sapı,
Gariban doğuştan
yutmuştur hapı,
Elinde yok
ise, küçük bir tapu,
Hakkın yok terk
ettin, suru diyorlar.
Dört yılda
bir sorar halini beyler,
Lügati yalandır,
gönlünü eyler,
Özünde
haklıdır olanı söyler,
Bulanık sulara,
duru diyorlar.
Uğramaz bir daha
bitmiştir işi,
Yanılıp sorarsan
yoğundur başı,
Sanırsın memleket,
onca telaşı,
Tuzlandı buz
dağı, eri diyorlar.
15.12.2017/Kadir KÜÇÜKKARATAŞ