Sevgiliye
mektuplar Vol 2
Bu kocaman kirli dünyanın tertemiz
kalmış en nadide çiçeği biricik sevgilim…
Bu sabah da günaydın demedin.
Nasılda alışmışım her yeni güne senin güzel günaydınlarınla başlamaya. Artık
alışmak zorundayım galiba, günümü
aydınlatan o günaydınlarından mahrum kalmaya…
Yaralarım hala kanıyor ve ben enfeksiyon
kapmasın diye tüm gözyaşlarımı içime akıtıyorum. Yüzümde sahte bir tebessüm, gülümsüyorum.
Güçlü
olmak, güçlü kalmak zorundayım ve beni
ayakta tutan hala gözümün önünden gitmeyen, hiç gitmeyecek olan tüm güzelliği
ile gülen gözlerin.
Biliyorum şimdiye kadar valizimi
toplayıp gitmem gerekirdi. Gidemiyorum ki sana nasıl geldiğimi bilmediğim gibi
senden nasıl gidilir onu da bilmiyorum, sahi gidilebilir mi senden.
Sanmıyorum bildiğim tüm yollar sana
çıkıyor. Aslında sana derken yanlış anlama içimde yaşayan sana.
Farkındayım sen bana imkânsızsın ama
zaten aşk hep imkânsızı seçmiyor mu imtihanımız hep imkânsızla olmuyor mu?
Biliyorum bu satırları da okumayacaksın,
sana ulaşmayacak yazdıklarım ama için de bir yerler de sende hissediyorsun
zaten bütün bu yazdıklarımı inanmak zor olsa da bu böyle.
Biliyormusun seninle ilgili her şeyi
bildiğimi sanıyordum oysa bu gün senli hayaller eşiliğinde müzik dinlerken fark
ettim biz seninle hiç müzik dinlemedik, hangi şarkıları sevdiğini bilmiyorum.
İşte o an içimden eşek dedim kendi kendime. Eşek neden bunu bilmiyorsun hani
her şeyini ezbere biliyordun meğerse ne kadar cahil kalmışım. Bakışların öyle
almış ki beni benden sensiz eksik kaldığımı şimdi daha iyi anlıyorum.
Bu gün de bitecek, öylece anlamsız boş
bir şekilde yaşanacak . Sandığın gibi unutulup gitmeyeceksin ve yokluğuna
alışamayacağım. Hayat elim de kalan tek güzellik olan yazma yeteneğime de alana
kadar yazacağım. Sen okusan da okumasan da, sonra bir gün yazmayacağım ama bu
seni unuttuğum anlamına gelmeyecek yanılıyorsun.