Gözünde dolaşır birçok yabancı,

Her hücresinde renkler, değişir istek!

Yol kendi seçimi, insan yalancı

Her an baştan sarar, kandıran dilek...

 

Mantığı bin sıkar, imdattır kurşun

Acı çeken benliği, ona ne azgın!

İtfaiye gelse, sönmüyor yangın

Karabasan kaplar yattıkça yatak...

 

Uzaydadır ruhen, beden dünyalı

Kalmadı ardan bir surat, hayâsı

Anı andan çalmak, yoktur gayesi

Farkında değildir çekerken batak...

 

Yayılır kokular enfes burnunda,

Tuzak kurar cahil, ilim yurdunda!

Tilki mayasında kadın koynunda,

Ne güler, günahkâr ederken kaltak!

 

Her şeyi bilir de içerken zehri,

Yaşarken güzeldir, vicdandır piri!

Tutsağı olmuştur kandığı peri

Unutur oyunu, batırsa dürtük!

 

Şer bas bas bağırır dilde ballanır,

Göz görmemiş gibi bakar aldanır,

Kulakta pür dikkat şerre katlanır,

Zehirlenir ruhu, güzelden uzak!

 

Haksızlığa bakar görmezden gelir,

Zenginlik çoğalır yokluk serpilir,

Kusur arayıcı gıybet yayılır...

Taşır onca boş yük, harami kucak!

 

Her anı sıkıntı, patlar yanardağ

Doğal ne orman kor ne de üzüm bağ!

Gece yastık boğar, gün gözünde dağ...

Sızlanarak yaşar, huzurdan ırak!

 

Doymak nedir bilmez ne olsa da yer,

Hastaneden geçmez, mezarlık şerdir...

Komediyi arar, gülmek seferdir

Özgürlük felsefe, delirtir yasak!

 

Dünyası olsa da, demez de kafes

Nemrut misalidir aldığı nefes...

Yalnızlık şikâyet, Rabbi bilmez ses

Ne olsa benimser keyfine uyak!

 

İnkâr yayılsa da kan dolaştıkça,

Güzeli tanır da kul dalaştıkça!

Gurur ziyan eder neler aştıkça,

Cehennem hisleri cennete uzak!

 

Ey sefil biçare uyan uykudan,

Nisan yağmurunda arın kuşkudan,

Aklan hemen, sonu gelmez tutkudan!

Ölüm telaşken der, yakamı bırak...

 

Doğa isyan etmez, renkler ki hasta

Her hareket zikir, nur yayar nasla!

Gökkuşağı ağıt, geceler yasta...

Mevla’sını bilse korkutur firak!

 

Kavak yaprağında yeşil titrerken,

Beyazın raksında karlar erirken,

Toprak renginde ayak yürürken,

Zehri bile bile yenir mi katık?

 

Renkler bezenirken beyan dergide,

Yansımayı inkâr duçar ezgide,

Mana gölgelenir aşkta-sevgide

Aslı her inkârda eder infilak!

 

Ressam fırçasında doğar aykırı,

İnsan resmi farklı, doğaysa aynı!

Renklerde hilafet egemen baskı,

Değişim hayaldir, saf bilmez zig-zag!

 

Doğar muhtaç çocuk, kalır hep çocuk…

Renkli simasında kıvranır yokluk!

Kul olmak marifet alırken soluk,

Fıtratında has renk, süt gibidir, ak!

 

Mademki her eşya renge tabidir,

Evren döngüsünde mana alidir,

İçinde dışında her şey fanidir,

Neden kul düşünmez, tatsızdır damak?

 

Renk bence önemli-beşinci boyut,

En, boy ve derinlik gibi bir soyut…

Gözde hayat bulur kalp verir komut,

Güzeli sevdirir evrendir duvak!

 

Göz değiştirir renk, kendine göre

Yaşadıkça kabul eder bu töre!

İnsan hep aynıdır değişse yöre

Günah aldanma, kururken balçık…

 

 

Saffet Kuramaz

( İnsan Seçer Baktığı Rengi başlıklı yazı safdeha tarafından 12.01.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu