…/Girince içerime, gördüm sultan yaşıyor
Cümbüşe, eğlenceye cennetsi alışıyor!
…/Geldiğimi görünce uçuşuyor turnalar
Coşkuyla horon teptim, çalar davul zurnalar!
…/
Nerden girmeli, destur? Nerelere gitmeli!
Aradıkça yolları bir, bir aklım şaşıyor…
Vasıta yok, asırlık çınar gibi dalıma
Sultanın icatları, bildiğimi aşıyor…
Ağızdan baktım kızak gibi her an kayıyor,
Kulaktan girdim sesler çok karışık, bayıyor
Burnumdan girdim soluk aldıkça sis yayıyor,
Göze geldi ki sıra, dedim artık bitmeli!
…/Düş bulanık, kokular yanık, hissimde panik
Döşenmiş yol, ürperten… Çeker dişi kerpeten!
…/
Her görüntü tanıdık… Sarar gibi sarmaşık…
Yürürken korkusuzum, sis açılıyor birden!
Midede yok kokular, yüreğimde korkular…
Kan nura âşık, insan yedikçe kaşık, kaşık…
Şaşırtıcı olgular, altın, yakut dolgular!
Beyin ve sinir mavi, açılır kapı arzdan,
İçinde sayısız can, dolaşır melek tarzdan
Etkileri yapıcı, dokundukça nur nurdan
Kurgular yapıştıkça, son eşsizi sergiler…
…/Yükseldikçe her madde düşer, kum saati gibi!
Her makamı heyecan, ışık hızı perişan!
Güneşte ilk yolculuk! Helyum patlar dehşetli,
Veriyor sonsuz bir erk, can yakmadan yarışan…
Galaksi küçük nokta kaldı, göz buna şahit!
Her kapıda peygamber, her gülüşü saadet
Her hücrede ahlak ve düzen, sarar azamet,
Görünmez evvelisi, merak duymaz ahiri…
Bu sanatı deşifre edebilir mi dünya!
Bir ömürle yetinen, ihlâs yarken rüyada!
Uzay bile tasavvur edilmez, can bünyede!
İçini keşfetmekten aciz, insan biçare
Derdi gördü mü arar durur buna hal çare!
…/
Girince içerime, gördüm sultan yaşıyor
Cümbüşe, eğlenceye cennetsi alışıyor!
Geldiğimi görünce uçuşuyor turnalar
Coşkuyla horon teptim, çalar davul zurnalar!
Saffet Kuramaz