"Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysaki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz." (Bakara, 216)
Mehmetçik Afrin’de ölüm kalım savaşı veriyor. Kızıl elmalar savaşa giderken, “Biz gidiyoruz, bizi beklemeyin!” diyor ana-babalarına! Üstelik ateş yakıyorlar, cep telefonundan mesaj atıyorlar, kısacası güle oynaya gidiyorlar, sanki ucunda ölüm olmayacakmış da hayat devam ediyormuş gibi…
Vatanda ana-baba evladının hem bu savaşa katıldığına sevindiği gibi, yüreklerinde özlemi de eksik etmiyor, dua ediyorlar yavrularına! Savaş işte, bir düğün değil, bir kutlama değil, içinde her türlü sıkıntının olduğu, büyük bir cendere, belirsiz bir durum. Allah Mehmetçiklerimizin yar ve yardımcısı olsun. Duam onlarla daima!
Diğer yandan, hayat da devam ediyor. Barlar, meyhaneler, her türlü eğlence mekanı yine tıka basa dolu, keyfine diyecek yok buraya gelenlerin. Her türlü günah, kepazelik, kavga, gürültü, patırtı… devam ediyor! Onlar eğlensin diye ölmüyor Mehmetim, savaşmıyor da. Eğer bu kişiler özgürse, ülkemde rahatça dolaşıyorsa, düşmana dimdik duran Mehmetler sayesindedir! Ne olaydı da, günaha dur diyebilmek adına, meyhaneler, barlar, diskolar … Savaş nedeniyle kapansaydı. Bunu buraya gitmeye müptela olanlar içtenlikle isteseydi. Yoksa, demokrasinin hakim olduğu bir ülkede ne diyebilirsin ki bu duruma…
Bu ülkenin vatandaşlık kimliğini taşıyan bazı kişiler, Avrupa’da vatan karşıtı gösteriler yapıyor, kendi gibi olmayanları da darp ediyorlar. Eğer vatanımın kimliğini taşıyorsanız, rahatça gezip her türlü nimetinden faydalanıyorsanız, buna göre hareket etmelisiniz. Niçin bunlar tespit edilip, o kimlikleri ellerinden alınmıyor ki… İçimizdeki hainleri temizlememiz lazım. Bizim gibi görünüp, bize düşmanlık eden bizden olamaz!
Eğer bir ülkede vatanına ihanet edecek kişileri bulamasa, zalim o kadar uzaklardan gelip, bizi tehdit edebilir mi? Ülkemde işbirlikçileri olmasa, onların zayıf noktalarından yakalayıp satın almasa, içimizde hiç terör veya savaş tehdidi yaşar mı? Bu sorunun cevabını vicdanen vermemiz lazım...
Eğer vatanımı beğenmiyorsanız, sizin ülkemde ne işiniz var ki, memnun olduğunuz ülkede yaşayın, ona hizmet edin dürüstçe! Artık, yıllarca terörden bıkmış usanmış, binlerce şehit vermiş milletime huzur verin! Demokrasi diye, istediğinizi söylemeyin, küfretmeyin, hakaret etmeyin, içimize fitne sokmayın artık. Milletimin hak ettiği huzuru ile baş başa bırakın.
Bugün Afrin’deki savaş, huzura ermenin son hamlesidir. Orada, temizlenen terör, ülkeme bir daha rahatsızlık vermesin çabasıdır. Dinimizin gereği, kardeşiz, sırdaşız, her şeyi paylaşırız, acı da tatlı da nasıl gelirse gelsin bu vatanda ortak kaderdir, yitirilmez ülküdür. Allah’ın izniyle sıkı sıkıya kenetlendik mi, bu samimi imanı kim yıkabilir, yok edebilir ki. Mevlana gibi Şeb-i aruz-düğün gecesi, olur ecel vaktimiz. Kim sevdiği onu çağırsa yanına gitmez ki… Hem de en kısa zamanda gider değil mi?
Güzide, sevgi ve hoşgörü dolu vatanımda, vatanını seven ve sevgi besleyen herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum. Biz savaştayız, anlayın artık!
Saffet Kuramaz