aşk farklıysa hiç duyulmamış yakası aralanmamış cinsinden
ifadelerde haz dans ediyorsa hatta tvist geçiyorsa bir müziğe
hoşlara sam yeli misali esiyorsa içleri gıcıklaya gıcıklaya
yazıyorsa kader diye güzelliğini bir kömür kalem ucunu kıra kıra
ömür sığıyorsa an'a sıcaklığını hissettirmekten beri olmadan
gözlerim alınmıyorsa üzerinden, tablolarım mıhlanmışsa adeta
gül sindirmişse üzerine kadifeliğini elin verip
değen parlıyorsa tenine ışkını saça saça
ey yar bu sensin
.
gönlümün direklerini çatırdatıyor topuk seslerin
hazzında yok olmuş bu kül aşkına zencirli
enfiye çekti rüyalarım sisli ve bir hoş
kokusuna hayran yelkenler, ese görsün hele
yıkılmadan edemez karşındaki
işte bu sensin
.
takılmışsa göz, mutlak gönül çelen
güzelliğinden arta kalansa hırsızların çaldıkları
sultanların hayallerini süslüyorsa bir şey
uğruna tacını tahtını sunuyorsa eğer
ve canını hiç düşünmeden hibe edebiliyorsa
işte bu sensin
.
bu sensin, siinelerin uğruna yaratıldığı...
muallakta duran ol suç zümrütvari takınmışsa ve halhallarını
elmas pembesi, gece mavisi, okyanus yeşili
bakışlarında gizemse rengarenk melekler
basit bir yoksulun dizelerinde tahtında kurulabiliyorsan
her hakk a haiz, kademini basıp
işte bu sensin...