siz kimdiniz
geçmişini ayağında sallayıp
yarınını kundaklamaya çalışan bir kadın gibiyim bu aralar
belli ki
geçmişin gözlerine uyku sürmeden geleceği emziremeyeceğim
bakmayın
izlerin taze taze sırıttığına
geçmiş hala geç(e)memiş üzerimden
“yaşamak mı” dediniz
bütün anneler lunapark
kimi çocuklar pamuk şekeri pembesi
yarınları ki akide şekerindeki mutluluğa paketli
kimi çocuklarda da
sokak lambası titrekliğindeki üşümüşlük
ve "bu geceyi de atlatalım bi hele" telaşı
ben ise,
soğuk bir park köşesi yalnızlığı
çocukluğum dönme dolapların dönülmezliği
yarınlarım bir palyaçonun hüzünlü renksizliği
oturmayın bu aralar üzerime
yazılarını bile kazıyarak yutmuş
eski ahşap bir bankın yorgunluğu bile değilim artık
olsun siz yinede
tutun günahlarımı ellerinden
geceyi üzerine örterek rıhtımlar boyu uğradığı
bir düş kırığı da vardır
her rıhtımda demir atıp üzerine hayallerini sürüp kırığını sardığı
“hazanın daha kaç yaprak sonbahar” dedikçe siz
keşkelerimin omzuna düşer başım sessiz
ve avaz avaz ayazına ağlar içimdeki kıştan kalma her iz
özlemek diyorum
özlemek
------------sen atsaydın ya yalnızlığıma
bir kadın çiziyorum kirpiklerimde
kirpiklerim ki,
figürleri kadar kıvrak ve ölümüne mızrak
içiyorum bir kadını salyalarından
kadın ki,
düşlerim kadar ıslak ve tutsaklığıma kısrak
“tutku mu” dediniz
ben yarınıma fal açtıkça dünden
hem fallandırır,
hem de sallandırırım günümü beynimdeki salıncaklarda
siz salladıkça,
kafam bir o kadar daha güzel olur yarına
belli mi olur
belki aşk ta sallanır dudağımdan kucağıma
sevişmek diyorum
sevişmek
------------sen atsaydın ya kuraklığıma
neyse ki
her tarafımız deniz
su almaya başlasa da hayallerimiz
bir şişe daha açar demleniriz
baktık ki
bu şiirde eceline susamış bir bilmece
olmadı ölürüz hece hece
“gece mi” dediniz
o kolay
bu geceyi de bende bilin
ölmeden önce süpürülecek o kadar çok düş tozu var ki
“sonra” mı
ölmek
azar azar da olsa ölmek
“neden mi” dediniz
pardon da siz kimdiniz…
ilhanaşıcıocakikibinonaltı