Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 20.05.2018
Okunma Sayısı : 1153
Yorum Sayısı : 0

ŞEYTANIN VESVESESİ;

     İçinizde her an sessiz bir ses duyarsanız eğer bu ses size kötülüğü emrediyorsa mutlaka şeytandandır onu dinlemeyin. Ama size güzel bir şeyi öneriyorsa Allah’tandır onu yerine getirin.

91/ŞEMS-7: Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.                                                                                              Nefse ve onu (7 kademede ahsene dönüşecek şekilde) sevva edene (dizayn edene) (andolsun).

91/ŞEMS-8: Fe elhemehâ fucûrehâ ve takvâhâ.                                                                                    Sonra ona (nefse) fücurunu ve takvasını ilham etti.

50/KAF-16: Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi.
Ve andolsun ki insanı Biz yarattık. Ve nefsinin ona ne vesveseler vereceğini biliriz. Ve Biz, ona şah damarından daha yakınız.

     Nefs afetlerle dolu olduğu için, nefsi kullanan şeytan kişiye devamlı vesveseler verir. Allah rahmeti ve fazlı ile her şeyi kapladığı için bizleri de kaplamıştır. Bu sebeple bize şahdamarımızdan daha yakındır. Bu sebeple aklımızdan geçenleri de şeytanın nefsimize ulaştırdığı vesveseleri de anında hem işitir hem bilir.

7/A'RÂF-19: Ve yâ âdemuskun ente ve zevcukel cennete fe kulâ min haysu şi'tumâ ve lâ takrebâ hâzihiş şecerete fe tekûnâ minez zâlimîn(zâlimîne).
Ve ey Âdem! Sen ve zevcen cennette yerleşin (oturun) sonra da, dilediğiniz yerden yeyin. Ve bu ağaca yaklaşmayın. O zaman (yaklaşırsanız ikiniz) zalimlerden olursunuz.

     Allahütealâ, Âdem Aleyhisselamla eşi Havva Anamızı, Kendi katında (İndi İlâhi) vücuda getirmiştir. Onların cennette yerleşmelerini istemektedir.

7/A'RÂF-20: Fe vesvese lehumuş şeytânu li yubdiye lehumâ mâ vuriye anhumâ min sev'âtihimâ ve kâle mâ nehâkumâ rabbukumâ an hâzihiş şecereti illâ en tekûnâ melekeyni ev tekûnâ minel hâlidîn(hâlidîne).
Şeytan, onların (o ikisinin) görünmesi ayıp olan ve kendilerinden örtülmüş (gizlenmiş) yerlerinin açığa çıkarılması için onlara vesvese verdi ve sonra da şöyle dedi: “Rabbiniz (ikinizin Rabbi) sadece iki melek olursunuz veya (orada) ebedî kalanlardan olursunuz, diye bu ağaçtan sizin ikinizi menetti (nehyetti).”

     İblis, Allah'a rağmen cesaret ederek, Âdem Aleyhisselâm'la Havva Anamızı, Allah'ı suçlayarak kandırmıştır. İblisin hayatı hep yalan söylemekle geçmiştir ve kıyâmete kadar da hep böyle olacaktır. Eğer o ağaca yaklaşmasalardı ebediyen cennette olacaklardı. Ve iblis onları kandırmış, ağaçtan yemelerini temin etmiştir. İblis öyle bir mahlûktur ki; Allahütealâ ne derse, onun mutlaka aksini söyler, insanları inandırır. İnsanlara söylediklerinin doğru olduğu kanısına ulaştırmaya çalışır.

7/A'RÂF-21: Ve kâsemehumâ innî lekumâ le minen nâsıhîn(nâsıhîne).
Ve ikisine yemin etti: “Muhakkak ki ben, sizin ikinize nasihat edenlerdenim.”

     Şeytan için yalan yere yemin etmek, tabiatıyla, bir problem değildir. Şeytan kurtuluşunun olmadığını, mutlaka cehenneme gideceğini, ne yaparsa yapsın bunun önüne geçemeyeceğini bilmektedir. Öbür taraftan da nefsi çok azgın olan bir mahlûktur. Bu yüzden milyarlarca insanın vebali omuzlarında olarak cehennemin en dibine girecektir.

     İçinizden; Allah'ın bir emri konusunda sizi kandırmaya çalışan bir ses duyarsanız, o iblistir. Ona karşı çıkan bir sesi de mutlaka duyarsınız. Bu ses aslında ruhunuz kanalıyla Allah'ın sesidir.

     Öyleyse bir doğru, bir yanlış var. Terazinin yanlış tarafında, her zaman tartıların eğrilip büküldüğü, fazla veya eksik gösterildiği, mutlaka yalan karıştırıldığı, mutlaka Allah'ın emrinden veya yasaklarından sizi men etmeye çalışan bir ifade vardır. İşte o şeytandır. Bir gün onu çok iyi tanıyacaksınız. Bihakkın takvaya ulaştığınız zaman, şeytan sizin elinizde sadece oyuncak olacaktır. İblis o zaman da size tekliflerde bulunur, ama her seferinde mağlup olur. Onu tanımaya çalışın! O iblis... Şeytan... Sonsuza kadar olan hayatı, hep sizi kandırmaya yönelik olarak geçer. Unutmayın, her birinizle ayrı ayrı her an meşgul olur! Allahütealâ'nın ona İndi İlâhi'de verdiği o ilm-i ledûnu, Allah'ın karşısında olarak kullanır ve bütün insanları azdırıp, hepsini kendisiyle beraber cehenneme ulaştırmaya çalışır.

2/BAKARA-36: Fe ezellehumâş şeytânu anhâ fe ahrecehumâ mimmâ kânâ fîh(fîhi), ve kulnâhbitû ba’dukum li ba’din aduvv(aduvvun), ve lekum fîl ardı mustekarrun ve metâun ilâ hîn(hînin).
Fakat şeytan, ikisinin (ayağını) oradan kaydırdı. Böylece ikisini de içinde oldukları şeyden (ni'metten) çıkardı.Ve: “Birbirinize düşman olarak (dünyaya) inin. Sizin için (belli) bir zamana kadar yeryüzünde oturma ve faydalanma (geçimini temin etme) vardır.” dedik.

     Ve böylece Allahütealâ, Hz. Âdem'i, eşi Hz. Havva'yı, şeytanı ve bütün etraftaki cinleri, İndi İlâhi'den, dünya adı verilen gezegene indirmiştir.

 

Allah razı olsun.
Burhan AKSU

 

( Şeytanın Vesvesesi; başlıklı yazı mihrimah tarafından 20.05.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu