FECİR

-I-

Doğmak, bilinmeyen bir diyarın

Temiz ve kirli topraklarına

Yeri titretircesine ayak basmaktı

Doğmak, iklimleri kasıp kavuran

Güneş’in en telli yükselişinde

Doludizgin yanmaya eşdeğerdi

Doğmak, kirlenmiş sulardan

Temiz ağızların yıkanmasına

Merhamet sayan bir anlayıştı

Nedir bu doğmak, nedir?

Huzur’a ermenin başlangıcı mı?

Yoksa, büyük bir zindan’a hazırlık mı?

Doğmak, büyük hazırlıklara başlangıç

Kutlu günlere bir fecir vaktinde ermekti

Zalimlerin öfkesi bir bakış ile kaybolacak

Ta ki, güzel validelerin güzel yüzlerinde

Sonsuz’a dek eksilmeyen bir gülüşü

Seyredercesine, temiz ve pak olmaktı.

İlk açtığımda gözlerimi unutmuştum

‘’Bela’’dan buraya geldiğimi

Daha ruhum birleşmeden bedenim ile

O naif ülkenin havasını ne çabuk unuttum?

Doğmak… İnsanların kendi elleriyle bozduğu

Ve kendi elleriyle bu bozukluğa sevindiği

Hiç tanımadığım, bilmediğim yerde nefes almaktı

Daha yolun başında iken bitirmişlerdi yollarımı

Daha doğmamış iken kabre koymuşlardı bedenimi

İsyan başlamıştı daha ermeyen aklımın başkentinde

Bir vakit oldu ve bu düzene haykırdım

O vakit; Fecir.

Gözlerim, iki aşk yoluna kilitlendi

Daha ben, bende yok iken hapsoldu.

Bu diyar, Musa’nın ayak bastığı

Küfre karşı set olduğu diyar

Bozuk saatlere durmadan yalvaran

Kasırgalara inadına rüzgar çarpan

Ve asıl emre boyun eğmeyen

İnsanların şehrinde doğdum

Ve daha fecre zaman vardı.

 

-II-

Bir ağaç gibi yeşeriyordu insan

Öyle bir vakte denk geldi ki

Hayat, asıl mührüne nazaran

Bir sitem deryasında yüzüyordu

Bir kez daha titredi sema ve yeryüzü

Cebrail, bir kez daha buldu bir kulu

Ve o mührü, büyük erdem ehline

Büyük bir asalet ile emanet etti

Bir fecir vaktinde.

Süleyman (a.s) Allah’ın yeryüzünde ki

Yeni ve kıymetli peygamberiydi

O an, insanlar, cinler, hayvanlar

Sıra sıra emre amade olmuşlardı

Bulutlar, güneş ve ay bir başka

Ağaç, toprak ve taş bir başkaydı o an

Bu çağrı, büyüyordu bir insan bedeni gibi

Fakat, sonu olmayan ve noktasız yazı misali

Bu emanet, senelere, asırlara geçti

Ta ki o gelene kadar

Şimdi, o geliş fecre gebeydi

O kutlu diyar, bayram halinde

Gönüller ansızın huzurun eşiğinde

Ey İnsanoğlu! Gelin, bu düğüne

Gelin, bu fecrin doğuşuna

Kainat, ezeli ve ebedi bir fecir’e hazırlanıyor

O; Muhammed Mustafa (S.A.V)

Korkular bir bir büyüyor kirli ellerde

Bu emir, dağda ki inanmış çoban’ı

Yeryüzüne hakimim diyen Firavun’a

Korkusuzca ‘’Ben üstünüm’’ emriydi

Bu emir, Lat’ı, Menat’ı ve Uzza’yı

Yerin dibine sokan ilahi bir emirdi

Bu emir, Fecrin müjdeleyicisi

Karanlığın hükmünü bozan

Hakkın gür sesini tüm cihana yayan

Kutlu bir emirdi.

Semayı inleten şimşekler sustu

Şimdi, semada duyulan tek bir ses

Muhammed (SAV)

 

-III-

Mukaddes bir beldede

Muazzam bir geliş ile

O geldi.

Artık, kainat fecre açtı gözlerini

Artık, insanlar O nura döndü yüzlerini

Musa’nın, Süleyman’ın, ve İsa’nın müjdelediği

O fecir, açmıştı gözlerini küfür diyarına

Devrildi putlar, yıkıldı taşlar ve söndü ateşler

Yeryüzüne, müthiş bir aydınlık ile

Fecir doğmuştu.

Bir diyarın karanlıktan aydınlığa doğuşu

O vakte esir kılındı

Mühür, asıl sahibine ebedi ve ezeli olarak

Bir nur ile armağan edildi.

Hira da, Cebrail vasıtası ile…

Seneler geçti, güzel valideler çocuklarına

Büyük bir şeref ile Muhammed diyordu

O fecir hürmetine…

Karanlıklar açılmayan bir zincir ile hapsoldu

Aydınlıklar ise kâinatın şahitliği ile

O mübarek ellerden yayıldı.

Mekke’ye, Medine’ye, Küfe’ye, Basra’ya ve Türkiye’ye

Bir vakit, bir kez daha doğdu fecir

Artık o ezeli emanet

Ebu Bekre, Ali’ye, Ömer’e Osman’a

Ve tüm Ümmet-i Muhammed’e emanet edildi

Ne mutlu ki doğdu bir fecir

Doğdu, kıyametin bile söndüremediği ebedi emir.


Muhammed Karaca

''Kalpten Nağmeler''

( Fecir başlıklı yazı M.Karaca tarafından 13.07.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu