delisin diyorlar
evet diyorum
deliyim..
topuğumdaki dikene gül diye su verecek kadar
zır deliyim..
üzerimde ruhsatsız taşıdığım iyiliklerim var
korkarım bir gün bir aynasız beni sevecek
o kadar iyiliğine deliyim yani..
biri kendini köprüden mi atacak
atıyorum cebine bir iki renkli çakıl taşı
dönüyor oracıktan / aynı dertler yüreğinde /
boynu bükük ..
eminönünde sardalyalar kokmaz oldu
soğanlar ekmek arasında öksüz
balıkçıların kabusuyum
tutulan tüm istavritler benim dostum
insan dostunu yer mi hiç!
atıyorum haliyle denize..
çok çirkinim onlara göre
çok hastayım
güzellik görecelidir diyorum nedense anlamıyorlar
arka ceplerinden çıkarttıkları küçük dişlilerle saçlarını tarıyorlar
sakallarını okşamayı ne de çok seviyorlar..
oysa ben sadece deliyim
elim yüzüm temiz, tırnaklarım kesik
her gün diş fırçalarım
nefesim nane ile kaynatılmış deniz..
şahittir sahafların kedileri
onlar yalanır benim paşa gönlüm temizlenir
ruhum kitap kokusuyla bir çocuğun bileğine bağlı uçan balon kadar hafiftir..
geceleri tavandan ona bakıp sonu mutlu biten deniz masalları okuduğum olur
aganta burina burinata!
çınlar kulaklarımda küçük bir Mahmut..
uyuruz koyun koyuna
sabah istanbullu bir kızın sesi uyandırır beni kulesinden
ta yıllar evvelinden
delilik bu ya,
koşarım o sese doğru, cebimde makasım
belli ki kesilmek istiyor göbek bağı denizden..bb