kulaklarında takunya sesi Mostar ın
abdest almaya gidiyor ninem gözleri mavi boncuk
başında ak yaşmağı
Neretva nehri dellenmiş sabahın er saatinde
köprüsünde sarıca bir kız elinde acıkara setre
dilinde sevdalinka türküleri..
"kaç gözyaşı doyuramadı seni Neretva
kaç mintan ısıtamadı soğukluğunu
her damlacığına bir yiğit sığdı da
benim küçük kalbimden bir sevdayı
bir anayı alamadın"
ezanlar şahitti oysa
ağladı
ağladı o koca nehir kan güllesi indiğinde her sırtına
yırtık yaşmaklar örttüğünde üzerini
emzikler düştüğünde ağzına
susmadı ki Neretva
Mostar ın her taşından mezarlar eyledi derinlerinde..
"ey güzel şehir
ecdadının saçını okşadığı
arıların çiçekgâhı
hıçkırık dağlarında büyüt beni
anam ol
hanım kardeş ol
ağabeyim ol
sürgünlüğüm ekmek sen yanına katık ol.."
ağıtlarla koyduğu alnını kaldıramazdı secdeden ninem
eğilir kalırdı Mostar köprüsü gibi
sırtında kızan yangısı...bb