Düş kırığı aynaların sarhoşluğunda
Dayamışım sırtımı bir çınar ağacına
Uzatmışım ayaklarımı
İçime sığmayan okyanus telaşları
Sesleri bölüyorum zamandan kopararak
Savrulmuşum
Yok olmuşum
ne çıkar!
Başucumda çınar
Dilimde en sevdiğim şarkılar
Ah bir de sesim güzel olsaydı!
Kimsenin fark etmediği
Penceremde biriktirdiğim sardunya kızılı tüm yitirişler
Hepsi ben’im işte!
‘Hiç kimse olmamak ’ hissizliğin neyi olur?
Oysa kederli bir dalga dinginliğiyle
Akar dururdum eskiden suyun ılgın göğsünde
Ama boşuna değil!
Bu asla kabulleniş değil!
‘İmkansızlık’ hayatın neyi olur?
ertelenişi midir
belki de dönüşü hiç olmayacak gitmelerin
Kırılışı mıdır
insanın içindeki her bir an’ın
Ellerimde incecik kuru karanfil
Rüyalardan koştum da geldim
Gözlerindedir bunca konukluğum
Bir tebessümle
Şimdi içimdeki hangi ben’i saklayayım ki senden?
Hiç kimseyim ben
hiçbir yerde.
Gerçek olmayacak bu sır,
Hiçbir filmin bitiş sahnesinde.
Artık,
Her şey,
Ölü kırlangıç mezarlığı!
Peki...
‘Son’, başlangıcın neresinde durur?