Resmin  hikayesini  bilmiyorsanız  mutlaka  ''  Yuuuh  yani. Sami  hoca  işi  şimdi  de müstehcenliğe  hatta  pornoya  döktü.  Bu  nasıl  bir  resim  lan?''  Demiş  olabilirsiniz.

İçinizden  bazıları ''  Vay  namussuz  moruk  vay.  Amma  yapışmış  genç  kızın  memesine ''  de  diyebilirsiniz. 

Resimdeki  kızı  suçlayıp  ''  Ulan  memeni  emzirecek  genç  bir  erkek  bulamadın  mı  salak ?''  da  diyebilirsiniz.

Hatta  ve  hatta  direkt  bana  ''  Böyle  bir  ahlaksızlığı,  edepsizliği  niçin  paylaşıyorsun  ulan  moruk?''  da  diyebilirsiniz.

Dedim  ya  eğer  resmin  hikayesini  bilmiyorsanız...

Hatta  resmin hikayesini  bilenler  içinde  bile  ''  Ya  tamam  ama  edebiyat  edep  gerektirir.  Böyle  edepsiz  bir  resmi  paylaşmaman  gerekirdi ''  Diyenler  olabilir. 

Veyahut da sanat  ile ( özellikle  de  resim ) ilgiliyseniz  ''  Hımmm  nefis  bir  resim''  de  diyebilirsiniz.

Neyse...  Kısaca  anlatayım  resmin  hikayesini. 

Bu  resim Paul  Rubens  adlı  Flaman bir  ressam  tarafından  ölümünden  beş  sene önce  1635  yılında  yapılmış.  

Rubens,  Barok  üslubunun  en  önemli  ressamlarından  biri...Bu  resmi  ise  Rusya'da  yaşanan  bir  olaydan  esinlenerek,  daha  doğrusu  o  olayı  resmetmek  adına  yapmış. 

Olay  şu: 

Rus  Çarı I.  Mihail  döneminde  ( 1613-1645 ) Petersburg  şehrinde  Cimon  adlı  yaşlı  bir  tüccar  yaşarmış. Bu  tüccar  bazı  anlatılara  göre  ortağı  tarafından yalan  beyanlarla  hapse  attırılır.  Bazı  anlatılarda  ise  bir  şeyleri  itiraf  etmesi  için  işkenceye maruz  bırakılır. İşkence  olarak  Cimon'a  yiyecek  içecek  verilmez. 

Cimon  her  geçen  gün  ölüme  iyice  yaklaşır.  Artık  neredeyse  ölmek üzereyken  Cimon'un  kızı Pero  bir  yolunu  bulup  babasını  ziyaret  etmek  için  izin  koparır. 

Bir  gün  babasının  ziyaretine  geldiğinde  kucağındaki  bebeği ağlamaya  başlar. Pero  bebeğini  emzirmeye  başladığı  anda  beyninde  bir  şimşek  çakar  adeta.  Eğer  babasını  da  emzirirse  adamcağız  açlık  ve  sususluktan  ölmeyecektir.

Sonuçta  gardiyanlara  çaktırmadan  babasını  emzirmeye  başlar.

Aradan  günler  geçer.  Normal  şartlarda  Cimon'un  ölmesi  gerekirken  aksine  adamın  yüzüne  kan, vücuduna  can  gelir  adeta. 

Çar  durumdan  işkillenir  ve  adamlarına  kızı  sıkı  takip  etmelerini  söyler.  Adamları  Pero'nun,  babasını  bir  bebek  gibi  emzirdiğini  görünce  durumu  çara  anlatırlar.Çar  ise  Pero'nun  bu  fedakarlığı  karşısında  duygulanır  ve  Cimon'u  affeder. 

1635  de  Rubens'in  fırçasından  çıkan  bu  resmin  işte  böyle  bir  hikayesi  vardır. Bu  tablo halen  St  Petersburg  şehrinin  Hermitage  Müzesinde  sergilenmekteymiş. 

Bu  hikayeyi  niçin  mi  yazdım?

Bizlere  bu hikayeyi  anlatan  Nesrin  Arıkan  adlı  hanımefendinin  yorumuna  hiç  bir  şey  katmadan  aynen  kopyalayayım:

Nasıl bakarsanız o'sunuz.. 
Ne okursanız o'sunuz..
Ne anlarsanız o'sunuz.. 
Bakış açımız bizi anlatır, baktığımız şey değil.

( Bakın Hele Şu Moruğa ! başlıklı yazı Sami Biber tarafından 31.08.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu