Anne!

Çıkmazlardayım, hal ve ahvalim çok yaman.

Hiçbir şey eskisi gibi değil artık.

Varlıklar içinde, yoklukları yaşıyorum.

Komşu komşuluğunu, akraba akrabalığını yapmıyor.

İçi dolu dostluklar neredeyse kalmamış.

Neşe ve üzüntüler paylaşılmıyor.

Herkes buzdağına dönmüş.

İçten selamlaşmalar dahi kalmamış.

Çok mutlu olmam gerekirken,

Tam aksine, mutluluğun zerresi yok, sevdalı yufka gönlümde.

Abdestsiz yere basmayan, at sırtında viyana kapılarına kadar giden, atalarımın

Kemikleri, sızlıyor şimdi.

Kimse yapılması gerekeni, gerektiği gibi yapmıyor.

Hemen hemen herkes, işin kolayına kaçıyor.

Tilkiler daha bir kurnaz olmuş.

Aslanlar, celalli ve haşin bakışlarla, dolaşmıyor artık.

Sanki onlarda, benim gibi içine kapanmışlar.

Gül sevdalısı bülbüller, gönül bahçelerinde, bir hoş şakımıyor.

Meydanlar baykuşlara kalmış.

Mert ve yiğitler de, er meydanına çıkmıyor.

Meydanlar, şerefsizlerle dolup taşmış.

Kartallar, eskisi gibi, çok yüksekten uçmuyor.

Güçlü kanatları,yorgunluktan bitap düşmüş anne!


Anne!

Ariflerin meclisinde de, eski tat tuz yok.

Yapılan sohbetlerin içi sanki boş, bir haz almıyor, alamıyorum.

Asil atalarımın tırnağı bile, olamaz olmuşuz.

Ben atalarımla övünürken, benimle alay ediyorlar.

Büyükler susmuş, küçükler konuşuyor.

Canı mahlûkatın, en şereflisi olan insan, şeytani yollarda coştukça coşuyor.

 iman din, para şan ve şöhret olmuş,

Ahde vefa, sadakat, rahmani sevgi ve muhabbetler, unutulmuş.

İnsanı cennetlik eden, manevi değerler, buz misali erimiş gönül dünyamızdan.

Özümüz özümüze, yedi yabancı olmuş.

Bir hiç uğruna küsmüşüz birbirimize.

Bayramlarda da küs ve dargınlar barışmaz olmuş artık.

Niye böyle olduk neyi paylaşamıyoruz birbirimizle?

Ömür miadım ha bitti ha bitecek.

İçi dolu mutlulukları, fellik fellik arıyorum.

Mutluluk, şatır bir güvercin olup, çok uzaklara uçmuş.

Ben para pul, şan şöhret istemiyorum.

Gaz lambası ışığının altında geçirdiğim,

Yoksulluk günlerimde yaşadığım içi dolu mutlulukları istiyorum.

Büyüklerin saygı ve hürmetle dinlendiği uzun kış gecelerindeki,

Kıssadan hisselerle dolu sohbetleri, bir acayip özlemişim.

koca eşine yabancı, eş de kocasına, bacı kardeşine, kardeş de bacısına, yabancı olmuş.

Bu hayat bana göre değil!

Ben samimi ortamlarda, sevgi ve muhabbeti, kardeşliği arayanlardanım.

Ama ne hikmetse bulamadım, bulamadım,bulamadım.

 

Anne!

Çok kısa zamanda, niye bu kadar asimile olduk?

Yedi düvelde konuşulan, asil özümüzden niye bu kadar uzaklaştık?

Kanlar niye su oldu?

Aşk ve şevkle muhabbet fedailiği yapılıyorken,

Yufka gönüllerimizi niye husumetlerle doldurduk?

Şahlanmış at misali, zalimlik almış başını, dörtnala gidiyor!

Vicdan ve merhamet nerdeyse gönüllerde bitip tükenmiş.

İnsanlar dört elle sarılmışlar fani dünyaya!

Sanki, hiç ölmeyeceklermiş gibi.

Sanki, ahiret yokmuş gibi.

Sanki, kabirde sual melekleri, görevlerini yapmayacaklarmış gibi.

Sanki, amelleriyle baş başa kalmayacaklarmış gibi, her şeyden bihaber yaşıyorlar.

Ruzi mahşerde eli boş, yüzü kara olmak çok mu güzel?

Kabrin cennet bahçelerinden, bir bahçe olabilmesi varken,

Cehennem çukurlarından, bir çukur olması daha mı iyi?

İnsanlar, niye şirin akıllarını gerektiği gibi kullanmıyorlar?

İnsanlar, niye ince eleyip sık dokumuyorlar?

İnsanlar, niye zalimliği bile bile seçiyorlar?

İnsanlar, niye sevgi ve muhabbetle, kucaklaşmaları gerekirken,

Birbirlerine kükremiş aslanlar gibi, celalli ve haşin bakıyorlar?

Böyle yaşamak, şeytandan başka kimin ekmeğine yağ sürer?

Böyle yaşamak, Gayretullah’a dokunmaz mı?

Böyle yaşamak, insanı cehennem zebanilerine dost etmez mi?

 

Anne!

Vallahi, billahi, tallahi yoruldum.

Tiksiniyorum, en şerefli mahlûk olan insanlardan!

En şerefli olan insan, şerefsizlerin şerefsizi olmuş.

En şerefli olan insan, ahlaksız, vicdan ve merhametsiz olmuş.

En şerefli olan insanın, hayâ ve namus perdesi ardına kadar yırtılmış.

En şerefli olan insan, zalimlerin en zalimi olmuş.

Ben bunlarla, nasıl muhabbetle kucaklaşırım?

Ben bunlarla, nasıl aynı mekânları paylaşırım?

Ben bunlarla, rahmani yollarda nasıl yolcu olurum?

Ben bunlarla, nasıl, içten gülebilirim?

Ben bunlarla, nasıl neşe ve üzüntülerimi, sırlarımı paylaşırım?

Bunlarla yaşamaktansa, ben yalnız yaşayıp, yalnız ölmeyi, tercih ederim.

Yalnız yaşarken, daha çok mutlu olacağıma inanıyorum anne!

05/ Eylül/ 2018

( Bulamadım Anne başlıklı yazı sadeceo tarafından 5.09.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu