Yarın 2018’in son günü… Salı günü artık 2019 yılını yaşamaya başlayacağız inşallah. 


Yüz sene evvel, 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’nin ardından 1919’da Anadolu, İtalyanlar, Fransızlar, İngilizler, Yunanlılar ve Ermeniler tarafından işgal edilmişti. Bugün ise, özgür, modern ve bizi işgal eden devletlere kafa tutacak seviyede milli ve askeri sahada güçlü bir ülkeyiz. Bizim yüz sene önce yaşadıklarımızı Suriye toprakları ve insanı yaşamakta… Bizim yaşadığımızdan daha dehşetli ve acımasız bir görüntü ye maruz kalmaktadır. Bu işgalciler, zayıf gördüğü her toprağa her bahane ve vesile ile girmekte ve girdiği toprakları sömürmekte beis görmemektedir. Hırsızdan, eşkiyadan ve katilden ne farkları vardır ki…


Oysa ülkelerine gitseniz, hırsızlık suçtur, insan haklarını ihlal edene acınmaz, hatta sokak köpeğinin bile bir değeri vardır. Doğaya zarar verene asla izin verilmez. Bu kadar insan haklarına değer veren ülkeler, nedense başka ülkeye girip o ülkenin insan haklarını kolayca çiğnemekte ve bu yaptığından dolayı asla ceza görmemektedir. Acaba, başka ülkelerin insanı insan değil midir, kendi ülkesinde ki haklar bu ülke insanına da verilmesi gerekmez mi? Başka dili konuşuyor, başka yaşam kültürü var ya da başka dine mensup diye insanlıktan çıkıyor, bu yüzden yaşam hakkı verilmemesi ve toprağından çıkanı yememesi mi gerekiyor? Tercihlerine neden saygı gösterilmiyor? Neden sokakta ki köpek, kedi kadar değer verilmiyor ki? 


Bosna’da yapılan soykırım gibi, ne kadar onlar gibi yaşasanız, onlar gibi dine mensup olsanız, onun dilini konuşsanız, kısacası onlara benzemenizde  soykırıma engel olmuyor. Bosna insanının tarihi ve geçmişi, bu düşmanlığa sebep oluyor. Tarih ve o tarihin gerçeklerini unutmayan düşman, sizi zayıf gördüğü anda, geçmişin intikamını alıyor. Tarihinizi siz unutsanızda düşman unutmuyor, uyumuyor… Sırplar ilk önce asırlarca ilim yaymış ve orada kimin yaşadığını belgeleyen kayıtların olduğu zengin kütüphaneyi yakıyor, sonra yaşlıların bakımını yapan hastaneyi bombalıyor, çocukları öldürüyor. Yaşlıların yeni nesile tarihini anlatmasının önünü kesiyor. Tarihin bağını kesmekle, geçmişini unutmuş-hafızasını kaybetmiş insanları rahatça kontrol edebileceklerini düşünüyorlar. Bu insanlar nasıl bir düşmanlık içindedir, cinayetlerinin sorgusu yapılamıyor.


2019’a girerken, bir aynanın karşısına geçip, Fatih’in İstanbul’u fethettiği ve bir çağı kapatan ilerleyişinin-yaşam kültürünün bizde olup olmadığını sorgulayalım. Giydiğimiz, konuştuğumuz, ilmimiz, dindarlığımız… Kısacası yaşam kültürümüz kime benzemektedir. Hangi müzikten hoşlandığımızı ve o müzikte yazılan sözlerin hangi kültürün malzemesi olduğunu sorgulayalım. Halk müziğinin, sanat müziğinin kaç kişi tarafından dinlendiği, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal… Kimdir, neyi anlatmıştır, onları öğrenmiş miyiz, biliyor muyuz? Ayna ayna güzel ayna, ben ecdadıma ne kadar benziyorum, diyebilecek cesareti gösterebiliyor muyuz?


Yılbaşı adı altında neler yazılıp çiziliyor… Piyango, rakı, alış veriş yerlerinde Noel Baba, çamlar, yılbaşı paketleri, birbirine helal olmayan kadın-erkeği birbirine yakınlaştıran danslara ve eğlencelere davetler… Hangi kültürün yansımasıdır, sorguluyor muyuz? Elbette, vatanımız işgal altında değildir ama biz o düşmanlarının istedikleri gibi bir yılbaşı yaşıyor ve  destekliyorsak, bunun görüntüsü işgal edilmekten daha kötü değil midir?    


Biz cuma günlerinde nerdeyse %100 doluluğa sahip cuma namazlarını kılan, öldüğümüzde İslami törenlerle defnedilen, Müslüman olmaktan gurur duyan bir millet değil miyiz? Size Kur’an yılbaşını bu şekilde mi kutlayın diyor? Kur’an ne diyor, kim sorguluyor? Kim Kur’an okuyor ve ona göre yaşıyor? Bosna gibi olursak, onun başına gelen gibi bizimde başımıza gelir, Allah korusun. 31 Aralık gecesi, sorgulama gecemiz olsun. Biz neydik neyiz ve nereye gidiyoruz’a cevap arayalım. Tarihin bize biçtiği misyona dönelim. Vatan, Millet ve Sakarya diyelim. Falan kahramanımız varmış yerine biz neden kahraman olmuyoruz’a cevap arayalım. Her çağın kahramanları olmalıdır da…  


Allah Sabırlıdır, Rahmet sahibidir ancak Kahhar’dır da… Bunu asla unutmayalım. Artık tarihimizde yanlış yapanları konuşmak yerine, biz o yanlışı yaşamayalım diyecek tercihleri benimseyelim. Kardeş olalım. Anadolu’da her insanın tarihi ve geçmişi ortaktır. Bölünmeyelim birlik olalım. Birbirimizi tanıyalım, paylaşalım. Bizim bizden başka dostumuz da yok! Bu çerçevede 2019 yılının vatanımıza milletimize hayırlara vesile olmasını Allah’tan temenni ediyorum. Terörsüz, savaşsız, refah toplumu içinde kardeş kardeşe yaşamayı diliyorum. 


Saffet Kuramaz

( 2019 Yılına Girerken başlıklı yazı safdeha tarafından 30.12.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu