“Sen bu satırları okuduğunda,
Ben kirpiğimde tomurcuklanan aheste hüzünlerimle
Gamlı bir gazelde bitmiş olacağım.”

Bu şehirdeki tüm kayıp zamanları gözlerinin zindanlarına hapsettim. Bir rakı masasına devirdim hüzünlerimi. Tüm içli şarkılar boğazıma takılırken, ne kadar yakınsın bana. “Bu gece benim gecem, bu gece bizim gecemiz. Cama vuran her damlada seni hatırlıyorum ve sana susuzluğumu…” Mısra mısra okşarken sözcükleri, acıtıyorum yüreğimdeki uykusuz özlemleri. Kırık anılar duman misali tütüyor suskun gönlümde. Sevdanın en koyu demindeyim artık hayır gelmez kurtarmayın beni.

Karşı kıyılarda hayat öldü sanki benden önce. Rüzgarlı bir gecede kendi içine kapanırken şarkıların kapıları, çıldırtıcı yalnızlıkları anıların kadehine doldurdum, kimsesiz dudaklarımla yudumluyorum. Acılı şarkılar söylüyor hayat. Tenime değmeden hüznüme uzanıyor yanık ezgiler. Mavi bir gecede yüzümü yokluğuna döndüm. “Seni çok özledim” tadında anasonsuz bir sarhoşluk aldı beni benden. Dudağımdaki veda öpücüğüne uzanıp seni düşündüm. Gömleğin, ayakkabın, gözlerin…

Gözlerimi yumdum hayata….

Rıhtım boyunca çıplak ayakla yürüyor fırtınayı dinliyorum. Dudağıma bir fısıltı dolandı “Seviyorum, seviyorum…” diyorum. Bulutlar beni gösteriyor birbirine. Ellerini uzattığında neden güneş yağmıyor üzerime… Gözyaşlarımla ıslanıyor dalgalar. Sessizliğin suskusunda renksiz bir hayat, ayrılığın izleri tenimde, pırıltılı yakamozlarda ağlıyor yaralı bestelerim. Yüreğimden yüreğine uzanan köprüler yıkık da olsa küçük umutlar biriktiriyorum. Dudaklarımda mühürlü adın, unutmayı bir türlü öğrenemedim. Pul pul döküldü sözcüklerim…

Üstüm başım hüzün…
Geceyi soyundum üzerimden…
Islak mısralar giyindim
Üşüdü harflerim…
Elleri “sen” kokan,
Issız bir mevsim sevdim
Yıkıldı şiirlerim
Ölür müyüm…

Mavi güller arasında bağrı yanık hasretin, yüreğimde biçare sevdanın mührü, ıslanan nazlı mısralarımda tomurcuklandı hüzünlerim. Kendi içine kapandı bu şehir. İçimde bir ağlamak, an be an yaklaştım deliliğe. Hüznüme gülümseyen aynalarda bin parça mevsim çiçeklerim.

Tül perdeleri iki yana açılan bir çatı katında, terastaki güllerin yapraklarında çarpıyor yüreğim. Uyan diyorum uyan, resimlere sığınma çiğ damlası, titre yapraklarımda. Ölümüm de olsa o mevsimi istiyorum ben. Eylül olmalı aylardan ve bağrı açık bir güz… “Seni her zaman sevdim” yağmurlarında ıslanmalı gömleğin. Ayak seslerimdeki hayat yüreğinde atmalı her şeye inat. Sol yanındaki gül tohumu umutlarınla, tenimdeki yanık teninden kan damlamalı gecenin çarşaflarına.

Oysa şimdi karardı gökte dolunay
Saat gece yarısını çoktan geçti
Terkedilmiş bir intihar yüreğim
Birazdan gideceğim,
“Bu kadar genç ölmek…” demeyin
Yaşamayı beceremedim

Her gece ölen bir kadın resmiydim
Düşlere sığınmıştım siz gelene kadar
Hakkınızı helal edin.

Sevdiğimin yüreğidir kabrim…




Ayşegül TEZCAN


( Terkedilmiş Bir İntihar Yüreğim başlıklı yazı aysegul-tezc tarafından 10.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu